Hematoloji Kongresi Sonuçları: Akıllı İlaç Başarısı, Hekim Açığı Krizi
- TEDAVİDE YENİ UFUKLAR: HEDEFE YÖNELİK İLAÇLAR VE CAR T-HÜCRE BAŞARISI
ANTALYA - THD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Selami Koçak Toprak, modern tıbbın kan kanserlerinde sağkalım oranlarını artırdığını bildirdi. Bu başarıda en büyük payın, klasik kemoterapötiklerin yan etkilerinin yönetilmesinin yanı sıra, kamuoyunda "akıllı ilaç" olarak bilinen hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler olduğunu kaydetti.
Prof. Toprak, konuşmasında, hedefe yönelik ilaçların kanser hücresindeki kritik mekanizmaları yüksek hassasiyetle engellediğini açıkladı. Ayrıca, hastanın kendi bağışıklık hücrelerinin laboratuvarda yeniden programlanarak kanser hücrelerini yok etmesini sağlayan CAR T-hücre tedavisinin, özellikle dirençli lösemi ve lenfoma türlerinde devrimsel sonuçlar elde ettiğini vurguladı. Prof. Toprak, "Bu adımlar, kan kanserlerini artık tedavi edilebilir, hatta kronik bir hastalık gibi yönetilebilir kılma hedefimize bizi çok yaklaştırdı," dedi.
- İLAÇ ERİŞİMİNDE TÜRKİYE AVRUPA'NIN GERİSİNDE KALDI
Prof. Dr. Toprak, yenilikçi tedavilerdeki bu umut verici tabloya karşın, Türkiye'deki ilaç erişim sorununa ciddi bir şekilde dikkat çekti. Küresel ilaç pazarının %45'ini tek başına ABD'nin oluşturduğunu hatırlatan Prof. Toprak, Türkiye'nin yenilikçi biyoteknolojik ilaç pazarındaki yerinin oldukça kısıtlı olduğunu söyledi.
Avrupa İlaç Ajansı'ndan (EMA) ruhsat alan 167 yenilikçi ilaca erişim oranları karşılaştırıldığında, Almanya'nın %88 erişimle zirvede yer aldığını aktardı. Prof. Toprak, incelenen yaklaşık 40 ülke arasında Türkiye'nin yenilikçi ilaca erişimde %6 oranla sondan ikinci olduğunu belirtti. Tüm kanser ilaçlarına erişebilirlik oranının Avrupa ortalamasında %52 iken, Türkiye'de bu oranın %10'ların altında saptandığını ifade etti. Bu sorunun temelini, yüksek etkili akıllı ilaçların geri ödeme sistemine ya hiç dahil olmaması ya da kısıtlı endikasyonlarla alınması oluşturduğunusöyledi.
- HEMATOLOJİ UZMAN SAYISI KRİZİ BÜYÜYOR
THD Genel Sekreteri Prof. Dr. Özgür Mehtap, kongrenin en acil gündem maddelerinden birinin yetişmiş uzman hekim yetersizliği olduğunu vurguladı. Prof. Mehtap, 85 milyonu aşkın nüfusa hizmet veren 252 pediatrik ve 618 erişkin hematolog sayısının, alandaki hizmet kalitesini tehdit ettiğini dile getirdi.
Uzman açığının boyutunu göstermek için Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Sınavı (YDUS) verilerini paylaştı: "2025 YDUS sürecinde, pediatrik hematoloji için açılan 63 kadronun 42'si, erişkin hematoloji için açılan 75 kadronun 38'i boş kalmıştır," dedi. Prof. Mehtap, bu durumun, hematolojinin yüksek sorumluluk, yoğun iş yükü ve uzun çalışma saatleri gerektirmesi nedeniyle genç hekimler için cazip bir alan olmamasından kaynaklandığınısöyledi. THD olarak, genç hekimleri desteklemek ve bu alana ilgiyi artırmak için sorumluluk üstleneceklerini sözlerine ekledi.
- KML’DE HASTA KAYGISI VE GEÇİŞ PROGRAMI İHTİYACI
THD Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar ve THD İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül ise, hasta merkezli iki önemli konuya değindi. Prof. Dr. Ar, Kronik Miyeloid Lösemi (KML) Hasta/Hekim Anketi sonuçlarını açıklayarak, hastaların tedaviye uyumsuzluğunun en sık nedeninin "ilacı almayı unutmak" olduğunu belirtti. Ayrıca tedavi değişikliği yaşayan hastaların yaklaşık üçte birinin kaygı ve korku hissettiğini aktardı. Prof. Dr. Ar, bu bulgular ışığında hasta-hekim iletişiminin güçlendirilmesinin, tedavi uyumunu ve yaşam kalitesini artırmada kritik rol oynadığını vurguladı.
Prof. Dr. Cangül ise, çocukluk çağı kan hastalıklarında (talasemi, hemofili vb.) artan yaşam beklentisi sayesinde hastaların erişkin yaşa ulaştığını söyledi. Bu durumun, bu gençlerin Çocuk Hematolojisi'nden Erişkin Hematolojisi'ne geçişinin standartları belirlenmiş programlarla yapılması ihtiyacını doğurduğunu belirtti. Kongre sırasında THD ve Türk Pediatrik Hematoloji Derneği'nin, ulusal koşullara uygun "Geçiş Rehberleri" hazırlamak için iş birliği kararı aldığını duyurdu.
- Demir Eksikliği Halk Sağlığı Sorunudur
Prof. Cangül ayrıca, demir eksikliği anemisinin (DEA) Türkiye'de önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı. Doğurganlık çağındaki kadınların %30'unun, gebelerin ise %40'a varan oranlarda DEA riski taşıdığını söyledi. DEA'nın, çocuklarda gelişim geriliği ve bilişsel fonksiyonlarda gerileme gibi ciddi sonuçlara yol açtığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Cangül, Demir eksikliğinden korunmada beslenmenin düzenlenmesi ve özellikle ilk 6 ay sadece anne sütü alınmasının önemini vurguladı. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen “Demir Gibi Türkiye” projesi kapsamında çocuklara ve gebelere demir desteği sağlandığını anımsattı. Erken tanı, uygun tedavi ve etkili toplum sağlığı programları ile demir eksikliği sıklığının azaltılmasının mümkün olduğunu sözlerine ekledi.