42. Ulusal Gastroenteroloji Haftası Sona Erdi: Tema: "Sağlık İçin Harekete Geç"


​ANTALYA - ​Kongre Başkanı Prof. Dr. Dilek Oğuz, bu yılın ana temasını “Sağlık İçin Harekete Geç” olarak belirlediklerini ifade etti. Prof. Dr. Oğuz, bu felsefenin, sağlıklı bir gastrointestinal sistemin sağlıklı bir insan için olmazsa olmaz olduğunu güçlü bir şekilde vurguladığını belirtti.

                                            

- ​Türk Gastroenterolojisi Uluslararası Güç Oluyor

​Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında ise güncel ve kritik sağlık konuları mercek altına alındı. Toplantıda; 

Obezite tedavisinde yeni ilaçlar ve yan etkileri,
​Büyüyen sorun: Yağlı karaciğer,
​Mide koruyucu ilaçların yan etkileri,
​Bağırsak sağlığı ve kanser gelişimi,
​Reflü hastalığında yeni tedavi yaklaşımları,
​Sessiz tehdit: Safra taşı hastalıkları
​başlıkları detaylıca tartışıldı.

​TGD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin, Türk gastroenterolojisinin uluslararası alanda geldiği noktayı değerlendirdi. Derneğin ilk kongresini yaptığı 1974'ten bu yana sürekli büyüdüğünü belirten Çekin, Türkiye genelindeki gastroenterolog sayısının bin 100’lere yaklaştığını ifade etti. 

 

"Ülkemizde dünyayla aynı seviyede çalışan, hatta birçok açıdan daha ileri düzeyde olan merkezlerimiz ve hekimlerimiz bulunuyor," diyen Prof. Dr. Çekin, "Dünyada yapılan tüm endoskopik ve girişimsel işlemler artık Türkiye'de de başarıyla uygulanıyor. Öyle ki, bugün eğitim almak için ülkemize gelen hekimler arasında Avrupalılar dâhil pek çok yabancı uzman bulunuyor." sözleriyle Türk hekimlerinin uluslararası düzeydeki yetkinliğini vurguladı.


- Karaciğer Yağlanması: Her 4 Yetişkinden 1’i Tehdit Altında

 

Kongrenin ana odak noktalarından biri, obeziteyle küresel ölçekte artan Karaciğer Yağlanması (NAFLD) oldu. Kongre Başkanı Prof. Dr. Dilek Oğuz, her 4 yetişkinden 1’inde karaciğer yağlanması bulunduğunun tahmin edildiğini ve bunun bir halk sağlığı sorununa dönüştüğünü vurguladı. Hastalığın erken dönemde sessiz ilerleyerek, tedavi edilmediğinde siroz ve karaciğer kanseri gibi geri dönüşü olmayan ciddi sonuçlara yol açtığı belirtildi.


 

Prof. Oğuz, tedavinin temelini oluşturan yaşam tarzı değişikliklerini yineledi: Yüzde 7–10 oranında kilo kaybı, haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz ve Akdeniz tipi beslenmenin önemi vurgulandı.

- Yeni Obezite İlaçları ve Sindirim Sistemi Yan Etkileri

 

TGD Önceki Dönem Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk, obezite tedavisinde çığır açan GLP-1 reseptör agonistleri (Semaglutide, Liraglutide) gibi yeni nesil ilaçların etkilerini ve risklerini ele aldı. Klinik çalışmalarda bu ajanların %12–22 arasında kalıcı kilo kaybı sağladığı bilgisi verilirken, en sık görülen yan etkilerin bulantı, kusma, kabızlık ve karın ağrısı olduğu belirtildi.

 

Prof. Dr. Cindoruk: "Bu ilaçlar mide boşalmasını yavaşlatarak etki eder. Bu güçlü mekanizma sayesinde kilo kaybı sağlanırken, sindirim sistemi üzerindeki yan etkiler de kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedir. Hastaların bu ilaçları mutlaka hekim kontrolünde, yavaş doz artışıyla ve yağlı yiyeceklerden kaçınarak kullanması hayati önem taşır " dedi.

- Kolon Kanseri Önlenir: Bağırsak Sağlığı ve Antibiyotik Uyarısı

 

 

Kongre Sekreteri Prof. Dr. Özlen Atuğ, bağırsak sağlığı ve kanser gelişimi arasındaki ilişkiyi detaylandırdı. Kolon kanserinin en fazla önlenebilir kanser türlerinden biri olduğunu belirten Prof. Atuğ, hastalığın çoğu zaman poliplerden geliştiğini ve düzenli tarama (kolonoskopi) ile tamamen engellenebileceğini söyledi.

 

Prof. Atuğ, gereksiz antibiyotik kullanımının bağırsak mikrobiyotasını (florayı) ciddi şekilde bozduğunu ve inflamasyonu artırarak kanser riskine katkıda bulunabileceği konusunda uyardı. Türkiye’deki 50–70 yaş arası bireyler için ücretsiz Gaitada Gizli Kan Testi uygulamasının büyük bir fırsat olduğu vurgulandı.

- Safra Taşları: Sessiz Tehdit ve Hızlı Kilo Verme İlişkisi

Kongre Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Asıl, toplumun yaklaşık %10’unda görülen safra taşları konusunda farkındalığın artırılması gerektiğine dikkat çekti. Çoğu zaman sessiz ilerleyen safra taşlarının, belirti verdiğinde şiddetli karın ağrısı, bulantı ve kusmaya yol açtığını; hatta akut pankreatit gibi hayati risk taşıyan komplikasyonlara neden olabileceğini aktardı.

Prof. Dr. Asıl, 40 yaş üzeri kadınların, kilolu bireylerin ve özellikle hızlı kilo verip alan kişilerin risk altında olduğunu belirtti. Şikâyeti olan taşlarda tedavinin cerrahi olduğunu, ancak safra kanalına düşen taşların gastroenterologlar tarafından ameliyatsız (ERCP) yöntemle tedavi edilebildiğini sözlerine ekledi.

Reflü Hastalığı ve “Mide Koruyucular”

 

Kurs Koordinatörü Prof. Dr. Altay Çelebi, Türkiye’de her 4-5 kişiden birini etkileyen Gastroözofageal Reflü Hastalığı’na (GÖRH) dikkat çekti. Obezite artışı, hareketsizlik ve yanlış beslenmenin reflüyü tetiklediğini belirterek, tedavide kilo vermenin en etkili yaşam tarzı değişikliği olduğunu söyledi. Şikâyetleri olan hastaların yatmadan 2–3 saat önce yemek yemeyi bırakması ve yatak başının yükseltilmesi önerildi.

 

Kurs Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Salih Boğa ise, halk arasında yaygın kullanılan Proton Pompa İnhibitörleri (PPİ) ya da bilinen adıyla "mide koruyucular" hakkında bilgi verdi. Prof. Boğa, bu ilaçların 30 yılı aşkın süredir kullanıldığını ve bilimsel veriler ışığında faydasının olası risklerinden kat kat fazla olduğunu belirterek, korkuya kapılmadan doktor tavsiyesiyle kullanılması gerektiğini, ancak aniden bırakılmaması gerektiğini kaydetti.