GEÇMİŞTEN BUGÜNE VAKIFLAR

EĞİTİM - KÜLTÜR - TURİZM - SAĞLIK 28.02.2018 - 22:22, Güncelleme: 14.01.2022 - 16:29 3146+ kez okundu.
 

GEÇMİŞTEN BUGÜNE VAKIFLAR

VAKIF, MÜLKİYETİ ALLAH'a, FAYDASI ÜMMETİN MUHTAÇLARINA AİT OLAN MENKUL VEYA GAYR-İ MENKÜLLERDİR.
                                                                GEÇMİŞTEN BUGÜNE VAKIFLAR                                                                                                         Prof. Dr. Adem EFE SDÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI    SOSYAL HİZMETLERİ BÖLÜM BAŞKANLIĞI Vakıfla ilgili birçok tanım yapılabilir. Bunlardan birine göre “Vakıf, bir malın hayır temelli kullanılması amacı ile özel mülkiyetten çıkarılarak toplumsal mülkiyete intikal ettirilmesi ve orada tutulması” anlamına gelir. Bir başka tanım da “Vakıf, mülkiyeti Allah’a, faydası ümmetin muhtaçlarına ait olan menkul veya gayr-i menkullerdir” şeklindedir. Bir kurum olarak vakıf, zengin ve varlıklı bir kişiyi infak, diğer insanlara yardımcı olmak amacıyla harekete geçirerek kişisel mallarından bir kısmını kamu hizmeti görecek kuruluşlara dönüştürmek suretiyle, onları toplumsallaştırmasıdır. Vakıflar, bir İslâm hukuku düzenlemesi olmasına karşın en başarılı örneklerini Osmanlılar döneminde vermiştir. İslâm devletlerinde çok önemli bir sosyal kurum olma özelliği taşıyan vakıflar, ekonomik ve sosyal ve kültürel hayatta birçok temel fonksiyonun yerine getirilmesini sağlamışlardır. Osmanlılarda vakıfların toplumun eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi en temel ihtiyaçlarının yanı sıra detay sayılabilecek alanda faaliyet gösterdikleri bilinmektedir. Bu gerçeklikten hareketle tarihçiler Osmanlı toplumunu ve toplumsal yapısını açıklamak üzere, «vakıf medeniyeti» deyimini kullanmışlardır. Yine Osmanlı toplumsal ve kültürel yapısını açıklamak için kullanılan anahtar kavramlardan birisinin de “köprü medeniyeti” olduğunu hatırlatmak isteriz. Tekrar bir önceki cümleye dönmek gerekirse söz konusu medeniyet içinde yer alan bazı örnekleri ya da bunların/vakıfların hangi amaç ve gayelerle kurulduklarını şöyle sıralayabiliriz: *Cami, mescit, tekke, zaviye ve türbeler inşa ve tamir etmek, *Mektep, medrese, kütüphane vb. gibi ilim müesseseleri açmak v giderlerini karşılamak, *İmarethaneler, aşevleri, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, misafirhaneler ve daru’ş-şifalar tesis etmek, *Yol, köprü ve geçitler inşa etmek, *Kuyular, suyolları, su kemerleri, çeşme ve sebiller açmak, *Çocuk emzirme yerleri ve yuvaları açmak, *Esir ve köle azat etmek, *Efendileri tarafından azarlanmamaları için, kırdıkları kâse ve kapların yerine yenisini almak, *Yetim kızlara çeyiz hazırlamak, *Fakirlere yakacak temin etmek, *Borçluların borçlarını ödemek, *Dul kadınlara ve muhtaçlara yardım etmek, *Okul çocuklarına gıda ve giyecek yardımı yapmak, *Fakir ve kimsesiz kimselerin cenazelerini kaldırmak, *Bayramlarda çocukları ve kimsesizleri sevindirmek, *Yaşlı ve kimsesiz kadınları korumak, *Yaralı kuşlara, hasta hayvanlara veya göç edemeyen leyleklere bakmak ve daha birçok amaç ve gaye için vakıflar kurulmuştur. Bütün bunlara bakıldığında vakıfların, hayvandan insana ve toplumdan insanlığa hizmet için kurulmuş olup aynı zamanda bunların birer sosyal güvenlik ve toplumsal dayanışma, birlik, beraberlik ve sosyal bütünleşme görevi gördüklerini rahatlıkla söylemek mümkündür. Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı Devleti’nde bu denli farklı amaç ve gayeyle kurulmuş vakıfların gerçek sayısının ne kadar olduğunu tespit edebilmek oldukça zordur. Bugüne kadar yerli ve yabancı tarihçi ve özellikle medeniyet tarihçilerinin tespit edebildikleri kadarıyla Osmanlı ülkesinde 26.000 küsur vakfın kurulup çeşitli alanlarda faaliyet gösterdikleri ortaya çıkarılmıştır. Bunların tam ve son sayısını çıkartıp belirleyebilmek için tarihçilere, sosyologlara hâlâ büyük görevler düşmektedir. Allah’ın kendisine verdiği mal ve serveti, infak kabilinden diğer insan, hayvan ve canlılara faydalı olması için sağlığında veya öldükten sonra bir kurum, bir eser, bir akar bırakarak “insana ve yaratılana yapılan hizmet yaratana yapılmıştır” düsturundan hareket eden ecdadımız, insanımıza ve insanlığa birçok eser bırakmıştır. Vakıfların birçok fonksiyonu vardır. Özetle burada ifade etmek gerekirse onların özellikle ve öncelikle sosyal çatışmayı önlemesi, toplumsal bütünlüğü sağlaması, servet-gelir dağılımını düzenlemesi, istihdam yaratması ve benzeri birçok sosyal, ekonomik, eğitimsel, kültürel, tarihi ve siyasal fonksiyonlarını zikretmek mümkündür. Geçmişten günümüze birçok fonksiyonu yerine getiren vakıfların, yerinde ve kuruluş amacına uygun olarak işletilmesi gerekmektedir. Her bir vakfın kurucusu tarafından düzenlenen vakfın işleyişiyle ilgili resmî belgeye, diğer bir deyişle şartnameye, “vakfiye” denir. Bir vakıf kurulduğu andan itibaren bu vakfiyeye uygun bir şekilde işletilmesi, yürütülmesi büyük önem arz etmektedir. Vakfiyelerin başında veya sonunda hayır duaları yazılmış olduğu gibi o vakfın işleyiş kurallarını değiştiren hakkında da çok ağır beddua cümleleri yer almaktadır. Bu bakımdan vakıfların şartnameleri, malları ve bunların kullanımı hususunda çok duyarlı olmak gerekmektedir.
VAKIF, MÜLKİYETİ ALLAH'a, FAYDASI ÜMMETİN MUHTAÇLARINA AİT OLAN MENKUL VEYA GAYR-İ MENKÜLLERDİR.

                                                                GEÇMİŞTEN BUGÜNE VAKIFLAR

                                                                                                        Prof. Dr. Adem EFE

SDÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI    SOSYAL HİZMETLERİ BÖLÜM BAŞKANLIĞI

Vakıfla ilgili birçok tanım yapılabilir. Bunlardan birine göre “Vakıf, bir malın hayır temelli kullanılması amacı ile özel mülkiyetten çıkarılarak toplumsal mülkiyete intikal ettirilmesi ve orada tutulması” anlamına gelir. Bir başka tanım da “Vakıf, mülkiyeti Allah’a, faydası ümmetin muhtaçlarına ait olan menkul veya gayr-i menkullerdir” şeklindedir. Bir kurum olarak vakıf, zengin ve varlıklı bir kişiyi infak, diğer insanlara yardımcı olmak amacıyla harekete geçirerek kişisel mallarından bir kısmını kamu hizmeti görecek kuruluşlara dönüştürmek suretiyle, onları toplumsallaştırmasıdır.

Vakıflar, bir İslâm hukuku düzenlemesi olmasına karşın en başarılı örneklerini Osmanlılar döneminde vermiştir. İslâm devletlerinde çok önemli bir sosyal kurum olma özelliği taşıyan vakıflar, ekonomik ve sosyal ve kültürel hayatta birçok temel fonksiyonun yerine getirilmesini sağlamışlardır.

Osmanlılarda vakıfların toplumun eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi en temel ihtiyaçlarının yanı sıra detay sayılabilecek alanda faaliyet gösterdikleri bilinmektedir. Bu gerçeklikten hareketle tarihçiler Osmanlı toplumunu ve toplumsal yapısını açıklamak üzere, «vakıf medeniyeti» deyimini kullanmışlardır. Yine Osmanlı toplumsal ve kültürel yapısını açıklamak için kullanılan anahtar kavramlardan birisinin de “köprü medeniyeti” olduğunu hatırlatmak isteriz. Tekrar bir önceki cümleye dönmek gerekirse söz konusu medeniyet içinde yer alan bazı örnekleri ya da bunların/vakıfların hangi amaç ve gayelerle kurulduklarını şöyle sıralayabiliriz:

*Cami, mescit, tekke, zaviye ve türbeler inşa ve tamir etmek,

*Mektep, medrese, kütüphane vb. gibi ilim müesseseleri açmak v giderlerini karşılamak,

*İmarethaneler, aşevleri, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, misafirhaneler ve daru’ş-şifalar tesis etmek,

*Yol, köprü ve geçitler inşa etmek,

*Kuyular, suyolları, su kemerleri, çeşme ve sebiller açmak,

*Çocuk emzirme yerleri ve yuvaları açmak,

*Esir ve köle azat etmek,

*Efendileri tarafından azarlanmamaları için, kırdıkları kâse ve kapların yerine yenisini almak,

*Yetim kızlara çeyiz hazırlamak,

*Fakirlere yakacak temin etmek,

*Borçluların borçlarını ödemek,

*Dul kadınlara ve muhtaçlara yardım etmek,

*Okul çocuklarına gıda ve giyecek yardımı yapmak,

*Fakir ve kimsesiz kimselerin cenazelerini kaldırmak,

*Bayramlarda çocukları ve kimsesizleri sevindirmek,

*Yaşlı ve kimsesiz kadınları korumak,

*Yaralı kuşlara, hasta hayvanlara veya göç edemeyen leyleklere bakmak ve daha birçok amaç ve gaye için vakıflar kurulmuştur. Bütün bunlara bakıldığında vakıfların, hayvandan insana ve toplumdan insanlığa hizmet için kurulmuş olup aynı zamanda bunların birer sosyal güvenlik ve toplumsal dayanışma, birlik, beraberlik ve sosyal bütünleşme görevi gördüklerini rahatlıkla söylemek mümkündür.

Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı Devleti’nde bu denli farklı amaç ve gayeyle kurulmuş vakıfların gerçek sayısının ne kadar olduğunu tespit edebilmek oldukça zordur. Bugüne kadar yerli ve yabancı tarihçi ve özellikle medeniyet tarihçilerinin tespit edebildikleri kadarıyla Osmanlı ülkesinde 26.000 küsur vakfın kurulup çeşitli alanlarda faaliyet gösterdikleri ortaya çıkarılmıştır. Bunların tam ve son sayısını çıkartıp belirleyebilmek için tarihçilere, sosyologlara hâlâ büyük görevler düşmektedir.

Allah’ın kendisine verdiği mal ve serveti, infak kabilinden diğer insan, hayvan ve canlılara faydalı olması için sağlığında veya öldükten sonra bir kurum, bir eser, bir akar bırakarak “insana ve yaratılana yapılan hizmet yaratana yapılmıştır” düsturundan hareket eden ecdadımız, insanımıza ve insanlığa birçok eser bırakmıştır.

Vakıfların birçok fonksiyonu vardır. Özetle burada ifade etmek gerekirse onların özellikle ve öncelikle sosyal çatışmayı önlemesi, toplumsal bütünlüğü sağlaması, servet-gelir dağılımını düzenlemesi, istihdam yaratması ve benzeri birçok sosyal, ekonomik, eğitimsel, kültürel, tarihi ve siyasal fonksiyonlarını zikretmek mümkündür.

Geçmişten günümüze birçok fonksiyonu yerine getiren vakıfların, yerinde ve kuruluş amacına uygun olarak işletilmesi gerekmektedir. Her bir vakfın kurucusu tarafından düzenlenen vakfın işleyişiyle ilgili resmî belgeye, diğer bir deyişle şartnameye, “vakfiye” denir. Bir vakıf kurulduğu andan itibaren bu vakfiyeye uygun bir şekilde işletilmesi, yürütülmesi büyük önem arz etmektedir. Vakfiyelerin başında veya sonunda hayır duaları yazılmış olduğu gibi o vakfın işleyiş kurallarını değiştiren hakkında da çok ağır beddua cümleleri yer almaktadır. Bu bakımdan vakıfların şartnameleri, malları ve bunların kullanımı hususunda çok duyarlı olmak gerekmektedir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler bahis siteleri deneme bonusu veren siteler