DEPREME DİRENÇLİ BİR ANTALYA

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası(ATSO) tarafından Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Erdem Canbay ve Dr. Yüksek Mühendis Mimar Doğan Hasol'un katılımıyla ‘Depreme Dirençli Bir Antalya’ paneli gerçekleştirildi.

'Depreme Dirençli Bir Antalya’ panelinin açılışında konuşan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası(ATSO) Başkanı Ali Bahar, “11 ili etkileyen depreme, bugüne kadar yaşamadığımız ölçekte bir acıyı hep birlikte yaşadık ve en kötü yanı ne yapacağımızı da bilmiyorduk. Eşi benzeri olmamış bir olayla karşılaştık. Çok büyük reflekse yardıma koştuk. Tek yürek olduk. Hızlı bir atağa geçerek yardıma koştuk” dedi. Depreme dirençli şehirleri hayata geçirmek ve acıların tekrar yaşanmasını engellemek için çalışacaklarını ifade eden Başkan Bahar, “Şehirleri depreme dirençli hale getirmeliyiz. Bu panel ile Antalya özelinde de deprem konusunda durumumuzu da görmüş bulunacağız.” diye konuştu. 'Depreme Dirençli Bir Antalya’ panelinin ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. Naci Görür; "Antalya'nın batısı sert zemin olan travertenler üzerine kurulmuş, Antalya'nın önemli bir kısmı bunlar üzerine inşa edilmiş. Zemin olarak önemli bir sorunu yok. Bu zemin içerisinde su da yok, zemin içine su girdiği zaman işler karışır. Travertenlerin üzerinde olan evler, inşaat mühendisliğinin ve mimarlığın öngörüldüğü şekilde yapılırsa sorun yok. Ama Antalya Körfezinin doğusuna doğru gidersek sorunlar var. Sahil ve kıyı yerler su altı su seviyesinin yüksek olduğu, 3-5 metre kazdığınız zaman yeraltı suyunun çıktığı alanlar buralar. Bu alanlar deprem etkisini 3- 5 kat arttırır. Buralara 10-15 katlı binalar yapamazsınız. Her zeminin depremsellik özelliği var. Killi zemin, eğer sulu ve kırıntılı zeminse, az çimentoluysa, deprem dalgalarını yediği zaman deprem etkisini 3-5 kat artırır veya sıvılaşma yapar, binanız suda yüzüyor gibi olur 5 kat 2 kata iner, 15 kat 5 kata iner. Antalya zemininin büyük bir kısmı sağlam, sadece doğu kısma dikkat edilecek. Kent deprem faylarının üzerine oturmuyor. Halbuki Türkiye'de 24 tane ilimiz bizzat canlı fayların üzerine kurulmuş. Antalya'ya yakın Akşehir fay zonu ve Fethiye -Burdur fay zonu var, bu fay aynı zamanda Helen -Kıbrıs fayıyla da bağlantılı. bu faylar büyük depremler üretme kapasitesine sahip. Antalya'nın kuzeyinde, Göller Bölgesinde, Beyşehir, Eğirdir, Burdur çevrelerinde grapenler meydana gelmiş. Grapenler çöküntüler ciddi depremler üretirler. Akdeniz'in doğusunda da sürekli depremler oluyor. Bir canlı fay 7 ve üzeri deprem üretirse 100 km alanı içerisine alacak hasara neden olabilir" dedi. Antalya’nın deprem konusunda aktif bir fay hattına sahip olmadığını kaydeden Prof. Dr. Görür, “Kent sınırları içerisinde böyle bir sorun yok ama kenti çevreleyen alanlarda 6 ve üzeri depremler üretecek bir bölgenin içinde. Dolayısıyla komşularda olabilecek büyük bir deprem, Antalya’ya da hasar verebilir. Onun için sayın belediye başkanı ve başkanlarının bu kentin mekânını kullanma, kentin gelişmesini sağlama, nerelerde yapılaşma yapacağız nerelerde yapmayacağız, önümüzdeki yüzyıllarda Antalya’nın nasıl gelişeceğinin hesabını bugünden yapmaları lazım. Kenti planlarken ve kent nereye ne kadar yaklaşabilir, mimari tasarım ve yapı stoku hangi özelliklerde olmalıdır bunu şimdiden bilmelisiniz. Aksi şeylere müsaade etmemelisiniz" diye konuştu. 'Depreme Dirençli Bir Antalya’ panelinin ikinci konuşmacısı olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erdem Canbay, 'Deprem Felaketi Üzerine İrdeleme' başlıklı sunumuyla, 6 Şubat depremi ve olası depremlere ilişkin tespitlerini katılımcılarla paylaştı. Panelin son konuşmacısı olan çağdaş Türk mimarlığının önemli temsilcilerinden Dr. Yüksek Mühendis Mimar Doğan Hasol, "İki Yaşında Depremzede Olmuş Bir Mimarın Anıları ve Önerileri" başlıklı, planlama ve mimarlık konularını içeren konuşmasını gerçekleştirdi. Panel soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi. Değerli sunumları ve katkılarından dolayı Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Erdem Canbay ve Dr. Yüksek Mühendis Mimar Doğan Hasol'a plaket takdimi gerçekleştirildi.