Dyt.Talya ASLAN
Köşe Yazarı
Dyt.Talya ASLAN
 

Sürdürülebilir Tabak

Bütçe, Gezegen ve Sağlık Aynı Masada Buluşabilir mi? Pazar yerinde dolaşırken kulaklarıma en çok çalınan cümle şu: “Sağlıklı yemek lüks oldu.” Oysa gerçek, bunun tam tersidir. Mevsiminde, sade ve israfı azaltarak pişirilen yemekler hem bütçeye dost, hem gezegen için koruyucu, hem de bedenimiz için en sağlıklı olandır. Sorun, bu üçlü arasında seçim yapmak zorunda olduğumuzu sanmamızdır. Aslında hepsini aynı sofrada buluşturmak hiç de zor değildir. Sürdürülebilir Beslenme Ne Demek? Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve FAO’ya göre sürdürülebilir beslenme; bireylerin sağlığını korurken çevreye en az zarar veren, kültürel olarak kabul gören ve ekonomik açıdan erişilebilir beslenme biçimidir. Yani mesele tek bir beslenme tarzına sıkışmak değildir. Daha geniş bir bakış açısı gerekir: Mevsiminde ve yerel ürünlere yönelmek, Baklagil, sebze ve tahılları sofrada artırmak, İşlenmiş gıdaları azaltmak, Gıda israfını en aza indirmek. Bu ilkeler kulağa yeni bir trend gibi gelse de aslında Türk mutfak kültürünün temelinde vardır. Dedelerimizin, ninelerimizin mutfağı tam da böyleydi. Anadolu Mutfağı: Doğuştan Sürdürülebilir Düşünün, bir kap kuru fasulye ile pilavın yan yana geldiği o geleneksel tabak… Bu sadece karın doyurmak değil, aynı zamanda protein–karbonhidrat dengesini sağlayan doğal bir “tamamlayıcı beslenme” modelidir. Tarhana çorbası, yazın sebze ve yoğurdu kurutarak kışa saklamanın en sürdürülebilir yoludur. Kurutulmuş patlıcan ve biberler, sebzelerin her mevsim tüketilebilmesi için geliştirilmiş yerli bir yöntemdir. Yoğurt, hem probiyotik kaynağı hem de sebze yemekleriyle birleştiğinde tabağın besin değerini katlayan eşsiz bir unsurdur. Üstelik sadece bunlar değil. Anadolu’da nesiller boyu sürdürülen kış hazırlıkları da sürdürülebilirliğin canlı kanıtıdır. Turşular, konserveler, kurutulmuş otlar, pekmezler… Hepsi ürünün bozulmadan saklanması, israf edilmemesi ve yıl boyu dengeli beslenmeye katkı sağlaması için geliştirilmiştir. Yani bugün modern dünyanın “gıda israfı” diye tartıştığı kavram, bizim kültürümüzde çoktan çözülmüş bir meseleydi. Kısacası; bugünün sürdürülebilirlik tartışması aslında Anadolu’nun mutfak hafızasını hatırlamaktan ibarettir. Fakat ne yazık ki son yıllarda paketli gıdaların, hızlı tüketim kültürünün ve tek öğünlük yemek alışkanlıklarının etkisiyle bu hafıza giderek zayıflıyor. Üçlü Denge: Bütçe, Gezegen ve Sağlık Bütçe: Mevsiminde ve yerel ürün almak fiyatı düşürür, aynı zamanda besin değerini de artırır. Örneğin kışın domates yerine turp, havuç ya da pancar tercih etmek hem daha ucuz hem de daha besleyicidir. Gezegen: Kırmızı et tüketimini azaltmak, baklagillere sofrada daha fazla yer açmak karbon ayak izini ciddi ölçüde küçültür. Küresel araştırmalar, bir porsiyon nohutun çevresel etkisinin bir porsiyon etten onlarca kat düşük olduğunu gösteriyor. Sağlık: Çeşitlilik, lif, bitkisel protein ve daha az işlenmiş gıda demek; uzun vadede kalp-damar hastalıklarından diyabete kadar birçok riski azaltır. Ayrıca tokluk, bağırsak sağlığı ve enerji düzeyinde daha dengeli bir seyir sağlar. İsrafı Azaltmak: Evde Atılabilecek Küçük Adımlar Türkiye’de her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu, kişi başına yılda ortalama 200 kilo yiyeceğe denk geliyor. Dünyada ise üretilen gıdanın üçte biri tüketilmeden atılıyor. Bunun büyük kısmı evlerdeki yanlış alışveriş ve planlama hatalarından kaynaklanıyor. Oysa küçük dokunuşlar büyük fark yaratabilir: Listeyle alışveriş yapmak: Plansızca sepete atılan ürünlerin çoğu kullanılmadan çöpe gider. Artanı dönüştürmek: Bayatlamış ekmek köfte harcına eklenir, kalan haşlanmış sebze omlete dönüşebilir. Sebze ve meyvenin sapını, kabuğunu kullanmak: Çorba, börek ya da smoothie’ye katıldığında hem besleyiciliği artar hem de israf azalır. Dondurucu stratejisi: Önceden haşlanmış nohut ya da mercimeği küçük kaplarda saklamak, ihtiyaç olduğunda pratik bir yemek hazırlamayı kolaylaştırır. Bu yöntemler sadece ev ekonomisini değil, aynı zamanda ülke ekonomisini de korur. Çünkü gıda israfı, su ve enerji israfı anlamına da gelir. Modern Alışkanlıkların Tuzakları Bugün market raflarında fit, proteinli, şekersiz gibi etiketlerle pazarlanan birçok ürün görüyoruz. Fiyatları yüksek, içerikleri tartışmalı. Oysa aslında evde 10 dakikada yapılabilecek yoğurtlu bir meyve kasesi ya da nohutlu bir salata, bu ürünlerden çok daha sağlıklı ve ekonomik. Sürdürülebilirlik, sadece çevre için değil, aynı zamanda kendi cebimiz için de gereklidir. Neden Şimdi? Küresel ısınma, su kaynaklarının azalması, tarım alanlarının daralması ve ekonomik dalgalanmalar… Tüm bunlar gıda sistemlerini doğrudan etkiliyor. Eğer bugünden soframızı değiştirmezsek yarının pazarları daha pahalı, seçenekler daha sınırlı olacak. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras sadece maddi birikim değil, yaşanabilir bir çevre ve güvenilir bir gıda sistemi olmalı. Bugün tabağımıza koyduğumuz seçimler, yarının dünyasında onların soluyacağı havayı, içeceği suyu ve yiyeceği ekmeği belirleyecek. Sürdürülebilir Sofranın 5 Kuralı Mevsiminde ve yerel ürün al. Haftada birkaç gün baklagili sofrada başrole koy. Paketli ürünlere değil, temel gıdalara yatırım yap. Artanı dönüştür, çöpe değil yarına kalsın. Kusursuz olmayı değil, tutarlı olmayı hedefle.  
Ekleme Tarihi: 24 Eylül 2025 -Çarşamba

Sürdürülebilir Tabak

Bütçe, Gezegen ve Sağlık Aynı Masada Buluşabilir mi?

Pazar yerinde dolaşırken kulaklarıma en çok çalınan cümle şu: “Sağlıklı yemek lüks oldu.” Oysa gerçek, bunun tam tersidir. Mevsiminde, sade ve israfı azaltarak pişirilen yemekler hem bütçeye dost, hem gezegen için koruyucu, hem de bedenimiz için en sağlıklı olandır. Sorun, bu üçlü arasında seçim yapmak zorunda olduğumuzu sanmamızdır. Aslında hepsini aynı sofrada buluşturmak hiç de zor değildir.

Sürdürülebilir Beslenme Ne Demek?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve FAO’ya göre sürdürülebilir beslenme; bireylerin sağlığını korurken çevreye en az zarar veren, kültürel olarak kabul gören ve ekonomik açıdan erişilebilir beslenme biçimidir. Yani mesele tek bir beslenme tarzına sıkışmak değildir. Daha geniş bir bakış açısı gerekir:

  • Mevsiminde ve yerel ürünlere yönelmek,

  • Baklagil, sebze ve tahılları sofrada artırmak,

  • İşlenmiş gıdaları azaltmak,

  • Gıda israfını en aza indirmek.

Bu ilkeler kulağa yeni bir trend gibi gelse de aslında Türk mutfak kültürünün temelinde vardır. Dedelerimizin, ninelerimizin mutfağı tam da böyleydi.

Anadolu Mutfağı: Doğuştan Sürdürülebilir

Düşünün, bir kap kuru fasulye ile pilavın yan yana geldiği o geleneksel tabak… Bu sadece karın doyurmak değil, aynı zamanda protein–karbonhidrat dengesini sağlayan doğal bir “tamamlayıcı beslenme” modelidir. Tarhana çorbası, yazın sebze ve yoğurdu kurutarak kışa saklamanın en sürdürülebilir yoludur. Kurutulmuş patlıcan ve biberler, sebzelerin her mevsim tüketilebilmesi için geliştirilmiş yerli bir yöntemdir. Yoğurt, hem probiyotik kaynağı hem de sebze yemekleriyle birleştiğinde tabağın besin değerini katlayan eşsiz bir unsurdur. Üstelik sadece bunlar değil. Anadolu’da nesiller boyu sürdürülen kış hazırlıkları da sürdürülebilirliğin canlı kanıtıdır. Turşular, konserveler, kurutulmuş otlar, pekmezler… Hepsi ürünün bozulmadan saklanması, israf edilmemesi ve yıl boyu dengeli beslenmeye katkı sağlaması için geliştirilmiştir. Yani bugün modern dünyanın “gıda israfı” diye tartıştığı kavram, bizim kültürümüzde çoktan çözülmüş bir meseleydi.

Kısacası; bugünün sürdürülebilirlik tartışması aslında Anadolu’nun mutfak hafızasını hatırlamaktan ibarettir. Fakat ne yazık ki son yıllarda paketli gıdaların, hızlı tüketim kültürünün ve tek öğünlük yemek alışkanlıklarının etkisiyle bu hafıza giderek zayıflıyor.

Üçlü Denge: Bütçe, Gezegen ve Sağlık

  • Bütçe: Mevsiminde ve yerel ürün almak fiyatı düşürür, aynı zamanda besin değerini de artırır. Örneğin kışın domates yerine turp, havuç ya da pancar tercih etmek hem daha ucuz hem de daha besleyicidir.

  • Gezegen: Kırmızı et tüketimini azaltmak, baklagillere sofrada daha fazla yer açmak karbon ayak izini ciddi ölçüde küçültür. Küresel araştırmalar, bir porsiyon nohutun çevresel etkisinin bir porsiyon etten onlarca kat düşük olduğunu gösteriyor.

  • Sağlık: Çeşitlilik, lif, bitkisel protein ve daha az işlenmiş gıda demek; uzun vadede kalp-damar hastalıklarından diyabete kadar birçok riski azaltır. Ayrıca tokluk, bağırsak sağlığı ve enerji düzeyinde daha dengeli bir seyir sağlar.

İsrafı Azaltmak: Evde Atılabilecek Küçük Adımlar

Türkiye’de her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bu, kişi başına yılda ortalama 200 kilo yiyeceğe denk geliyor. Dünyada ise üretilen gıdanın üçte biri tüketilmeden atılıyor. Bunun büyük kısmı evlerdeki yanlış alışveriş ve planlama hatalarından kaynaklanıyor. Oysa küçük dokunuşlar büyük fark yaratabilir:

  • Listeyle alışveriş yapmak: Plansızca sepete atılan ürünlerin çoğu kullanılmadan çöpe gider.

  • Artanı dönüştürmek: Bayatlamış ekmek köfte harcına eklenir, kalan haşlanmış sebze omlete dönüşebilir.

  • Sebze ve meyvenin sapını, kabuğunu kullanmak: Çorba, börek ya da smoothie’ye katıldığında hem besleyiciliği artar hem de israf azalır.

  • Dondurucu stratejisi: Önceden haşlanmış nohut ya da mercimeği küçük kaplarda saklamak, ihtiyaç olduğunda pratik bir yemek hazırlamayı kolaylaştırır.

Bu yöntemler sadece ev ekonomisini değil, aynı zamanda ülke ekonomisini de korur. Çünkü gıda israfı, su ve enerji israfı anlamına da gelir.

Modern Alışkanlıkların Tuzakları

Bugün market raflarında fit, proteinli, şekersiz gibi etiketlerle pazarlanan birçok ürün görüyoruz. Fiyatları yüksek, içerikleri tartışmalı. Oysa aslında evde 10 dakikada yapılabilecek yoğurtlu bir meyve kasesi ya da nohutlu bir salata, bu ürünlerden çok daha sağlıklı ve ekonomik. Sürdürülebilirlik, sadece çevre için değil, aynı zamanda kendi cebimiz için de gereklidir.

Neden Şimdi?

Küresel ısınma, su kaynaklarının azalması, tarım alanlarının daralması ve ekonomik dalgalanmalar… Tüm bunlar gıda sistemlerini doğrudan etkiliyor. Eğer bugünden soframızı değiştirmezsek yarının pazarları daha pahalı, seçenekler daha sınırlı olacak. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras sadece maddi birikim değil, yaşanabilir bir çevre ve güvenilir bir gıda sistemi olmalı. Bugün tabağımıza koyduğumuz seçimler, yarının dünyasında onların soluyacağı havayı, içeceği suyu ve yiyeceği ekmeği belirleyecek.

Sürdürülebilir Sofranın 5 Kuralı

  • Mevsiminde ve yerel ürün al.

  • Haftada birkaç gün baklagili sofrada başrole koy.

  • Paketli ürünlere değil, temel gıdalara yatırım yap.

  • Artanı dönüştür, çöpe değil yarına kalsın.

  • Kusursuz olmayı değil, tutarlı olmayı hedefle.


 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami chat mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet türk sohbet sohbet
marsbahis Marsbahis Giriş marsbahis