Dyt.Talya ASLAN
Köşe Yazarı
Dyt.Talya ASLAN
 

Takviye Çılgınlığı: Gerçek İhtiyaç mı, Pahalı Bir Alışkanlık mı?

Parlak şişeler cazip görünebilir; ama bedenimizin ihtiyaç duyduğu denge hala mutfakta kuruluyor. Sonbahar geldiğinde hepimizin aklına aynı soru düşer: “Bağışıklığımı nasıl güçlendireceğim?” Kışa yaklaşırken gripten, nezleden, yorgunluktan korunmanın yolu nereden geçiyor? Çoğu kişi bu soruya eczanenin yolunu tutarak cevap veriyor. Raflarda envai çeşit takviye: C vitamini tabletleri, D vitamini damlaları, çinko kapsülleri, multivitaminler… Sosyal medyada ise herkes başka bir hap öneriyor: “Bunu iç, hasta olmazsın”, “Şunu al, enerjin tavan yapar.” Peki gerçekten sağlıklı kalmanın yolu bu mu? Yoksa cevabı çok daha basit: mutfağımızda, tabağımızda mı gizli? Pandemi yıllarında takviyeler adeta hayatımızın başrolüne çıktı. O dönemden beri birçok kişi alışkanlık haline getirdi; her sabah kahvaltıdan önce bir avuç hap yutmak normalleşti. Bir kısmı “ne olur ne olmaz” diyerek takviye kullanıyor, bir kısmı da “herkes alıyor, ben de alayım” mantığıyla hareket ediyor. Oysa bilimsel veriler çok net: Sağlıklı bireylerin rutin olarak multivitamin kullanmasına gerek yok. Takviyeler ancak eksiklik saptandığında veya özel bir dönemde anlam kazanır. Mesela: Gebelikte folik asit desteği hayati önem taşır; anne adayının bu vitamini alması doğacak bebeğin sağlığını doğrudan etkiler. Vegan beslenenlerde B12 takviyesi şarttır çünkü bu vitaminin güvenilir kaynağı hayvansal gıdalardır. D vitamini çoğumuzda düşüktür ama bu da körlemesine değil, kan tahliline göre kişiye özel desteklenmelidir. Yani takviyeler doğru kişiye, doğru dozda ve doğru zamanda verildiğinde değerlidir. Aksi halde çoğu zaman boşuna harcanan para ve pahalı bir idrardan başka bir şey değildir. - Fazlası Fayda Değil, Zarar Toplumda en sık gördüğümüz yanlışlardan biri de şu düşünce: “Biraz alıyorsam iyi, çok alırsam daha iyi olur.” İşte en tehlikeli yanılgı bu. Çinko fazla alındığında bağışıklığı güçlendirmek yerine baskılar, üstelik bakır emilimini bozarak farklı sağlık sorunlarına yol açabilir. A vitamini yüksek dozda alındığında özellikle gebelikte bebek için risklidir. D vitamini fazlalığı böbreklere yük bindirir, kalsiyum dengesini bozar. Kısacası vitamin ve minerallerin de tıpkı ilaçlar gibi yan etkileri ve tavan dozları vardır. “Doğal, bitkisel” ibaresi her zaman güvenli anlamına gelmez. Takviye kullanmak ilaç kullanmak gibidir; sorumluluk gerektirir. - Sofradaki Vitaminler Aslında günlük ihtiyacımızın büyük kısmını soframızdan karşılayabiliriz. Üstelik bu sadece vitamin ve mineral değil; lif, antioksidan, fitokimyasallar gibi haplarla sağlanamayacak onlarca faydayı da beraberinde getirir. C vitamini: Biber, maydanoz, portakal, mandalina, kivi. Folat: Mercimek, ıspanak, maş fasulyesi, brokoli. Çinko: Kabak çekirdeği, nohut, yumurta, kırmızı et. Omega-3: Haftada iki kez sardalya, uskumru veya somon. B12: Yumurta, süt ürünleri, et. Tabağımıza her renkten sebze-meyve koyduğumuzda, aslında farkında olmadan doğal bir multivitamin almış oluruz. Üstelik bunların yanında lifler bağırsak sağlığını korur, fitokimyasallar hücreleri güçlendirir. Bir kapsülde asla birebir kopyalanamayacak zenginlik sofradadır. - Yanlış Alışkanlıklar Ne yazık ki toplumda sık rastlanan bir tablo var: Kahvaltıyı atlayan, öğle yemeğinde fast food yiyen, akşamını paket gıdalarla geçiren kişiler; sabah eline multivitamin kutusunu alarak işi çözdüğünü sanıyor. Oysa bu yaklaşım, çürük bir duvarın üstüne boya sürmek gibidir. Görünüşte renkli, ama temeli zayıf. Bir hap size lif vermez, tok tutmaz, bağırsak florasını düzenlemez. Oysa basit bir mercimek çorbası ya da mevsim salatası bütün bunları sağlar. Tabağınızdaki kırmızı domates, yeşil ıspanak, mor lahana ve turuncu havucun sunduğu renk cümbüşünü hiçbir kapsül sağlayamaz. - Doğru Yaklaşım Doğru yaklaşım aslında karmaşık değil: Önceliğimiz her zaman tabak olmalı. Sağlıklı, dengeli bir beslenme Düzenli uyku Günlük hareket Stres yönetimi Bunlar olmadan takviyeler mucize yaratmaz. Ama gerektiğinde, doğru dozda, kişiye özel ve uzman kontrolünde takviyeler devreye girebilir. Eksiklik tespit edildiğinde veya özel dönemlerde (gebelik, vegan beslenme, yaşlılık, kronik hastalıklar) takviyeler adeta destek kuvvet gibidir. Fakat temel ordu her zaman günlük yaşam alışkanlıklarımızdır. - Günlük Hayattan Küçük Dokunuşlar Kahvaltı: Bir haşlanmış yumurta, tam tahıllı ekmek ve yanında mevsim yeşillikleri, aslında doğal bir multivitamindir. Ara öğün: Bir avuç fındık veya kabak çekirdeği, çinko ve magnezyumun en lezzetli kaynağıdır. Akşam yemeği: Haftada birkaç kez balık sofraya gelirse, omega-3 desteğine ayrı para harcamaya gerek kalmaz. Sağlık, her gün yeni bir hap açmakla değil, her gün tabağımıza ne koyduğumuzla şekillenir. Takviyeler doğru zamanda çok kıymetli olabilir; ama onlar başrol değil, yardımcı oyuncudur. Başrol hala soframızdadır. Sonbahara girerken tavsiyem şu: Eczane raflarına bakmadan önce sofranıza bakın. Belki bir eksik vardır, onu tamamlayın. Ama unutmayın; gerçek bağışıklık kapsüllerde değil, mutfakta saklıdır.
Ekleme Tarihi: 13 Eylül 2025 -Cumartesi

Takviye Çılgınlığı: Gerçek İhtiyaç mı, Pahalı Bir Alışkanlık mı?

Parlak şişeler cazip görünebilir; ama bedenimizin ihtiyaç duyduğu denge hala mutfakta kuruluyor.

Sonbahar geldiğinde hepimizin aklına aynı soru düşer: “Bağışıklığımı nasıl güçlendireceğim?” Kışa yaklaşırken gripten, nezleden, yorgunluktan korunmanın yolu nereden geçiyor? Çoğu kişi bu soruya eczanenin yolunu tutarak cevap veriyor. Raflarda envai çeşit takviye: C vitamini tabletleri, D vitamini damlaları, çinko kapsülleri, multivitaminler… Sosyal medyada ise herkes başka bir hap öneriyor: “Bunu iç, hasta olmazsın”, “Şunu al, enerjin tavan yapar.”

Peki gerçekten sağlıklı kalmanın yolu bu mu? Yoksa cevabı çok daha basit: mutfağımızda, tabağımızda mı gizli?

Pandemi yıllarında takviyeler adeta hayatımızın başrolüne çıktı. O dönemden beri birçok kişi alışkanlık haline getirdi; her sabah kahvaltıdan önce bir avuç hap yutmak normalleşti. Bir kısmı “ne olur ne olmaz” diyerek takviye kullanıyor, bir kısmı da “herkes alıyor, ben de alayım” mantığıyla hareket ediyor.

Oysa bilimsel veriler çok net: Sağlıklı bireylerin rutin olarak multivitamin kullanmasına gerek yok. Takviyeler ancak eksiklik saptandığında veya özel bir dönemde anlam kazanır.

Mesela:

  • Gebelikte folik asit desteği hayati önem taşır; anne adayının bu vitamini alması doğacak bebeğin sağlığını doğrudan etkiler.

  • Vegan beslenenlerde B12 takviyesi şarttır çünkü bu vitaminin güvenilir kaynağı hayvansal gıdalardır.

  • D vitamini çoğumuzda düşüktür ama bu da körlemesine değil, kan tahliline göre kişiye özel desteklenmelidir.

Yani takviyeler doğru kişiye, doğru dozda ve doğru zamanda verildiğinde değerlidir. Aksi halde çoğu zaman boşuna harcanan para ve pahalı bir idrardan başka bir şey değildir.

- Fazlası Fayda Değil, Zarar

Toplumda en sık gördüğümüz yanlışlardan biri de şu düşünce: “Biraz alıyorsam iyi, çok alırsam daha iyi olur.” İşte en tehlikeli yanılgı bu.

  • Çinko fazla alındığında bağışıklığı güçlendirmek yerine baskılar, üstelik bakır emilimini bozarak farklı sağlık sorunlarına yol açabilir.

  • A vitamini yüksek dozda alındığında özellikle gebelikte bebek için risklidir.

  • D vitamini fazlalığı böbreklere yük bindirir, kalsiyum dengesini bozar.

Kısacası vitamin ve minerallerin de tıpkı ilaçlar gibi yan etkileri ve tavan dozları vardır. “Doğal, bitkisel” ibaresi her zaman güvenli anlamına gelmez. Takviye kullanmak ilaç kullanmak gibidir; sorumluluk gerektirir.

- Sofradaki Vitaminler

Aslında günlük ihtiyacımızın büyük kısmını soframızdan karşılayabiliriz. Üstelik bu sadece vitamin ve mineral değil; lif, antioksidan, fitokimyasallar gibi haplarla sağlanamayacak onlarca faydayı da beraberinde getirir.

  • C vitamini: Biber, maydanoz, portakal, mandalina, kivi.

  • Folat: Mercimek, ıspanak, maş fasulyesi, brokoli.

  • Çinko: Kabak çekirdeği, nohut, yumurta, kırmızı et.

  • Omega-3: Haftada iki kez sardalya, uskumru veya somon.

  • B12: Yumurta, süt ürünleri, et.

Tabağımıza her renkten sebze-meyve koyduğumuzda, aslında farkında olmadan doğal bir multivitamin almış oluruz. Üstelik bunların yanında lifler bağırsak sağlığını korur, fitokimyasallar hücreleri güçlendirir. Bir kapsülde asla birebir kopyalanamayacak zenginlik sofradadır.

- Yanlış Alışkanlıklar

Ne yazık ki toplumda sık rastlanan bir tablo var: Kahvaltıyı atlayan, öğle yemeğinde fast food yiyen, akşamını paket gıdalarla geçiren kişiler; sabah eline multivitamin kutusunu alarak işi çözdüğünü sanıyor. Oysa bu yaklaşım, çürük bir duvarın üstüne boya sürmek gibidir. Görünüşte renkli, ama temeli zayıf.

Bir hap size lif vermez, tok tutmaz, bağırsak florasını düzenlemez. Oysa basit bir mercimek çorbası ya da mevsim salatası bütün bunları sağlar. Tabağınızdaki kırmızı domates, yeşil ıspanak, mor lahana ve turuncu havucun sunduğu renk cümbüşünü hiçbir kapsül sağlayamaz.

- Doğru Yaklaşım

Doğru yaklaşım aslında karmaşık değil: Önceliğimiz her zaman tabak olmalı.

  • Sağlıklı, dengeli bir beslenme

  • Düzenli uyku

  • Günlük hareket

  • Stres yönetimi

Bunlar olmadan takviyeler mucize yaratmaz. Ama gerektiğinde, doğru dozda, kişiye özel ve uzman kontrolünde takviyeler devreye girebilir. Eksiklik tespit edildiğinde veya özel dönemlerde (gebelik, vegan beslenme, yaşlılık, kronik hastalıklar) takviyeler adeta destek kuvvet gibidir. Fakat temel ordu her zaman günlük yaşam alışkanlıklarımızdır.

- Günlük Hayattan Küçük Dokunuşlar

  • Kahvaltı: Bir haşlanmış yumurta, tam tahıllı ekmek ve yanında mevsim yeşillikleri, aslında doğal bir multivitamindir.

  • Ara öğün: Bir avuç fındık veya kabak çekirdeği, çinko ve magnezyumun en lezzetli kaynağıdır.

  • Akşam yemeği: Haftada birkaç kez balık sofraya gelirse, omega-3 desteğine ayrı para harcamaya gerek kalmaz.

Sağlık, her gün yeni bir hap açmakla değil, her gün tabağımıza ne koyduğumuzla şekillenir. Takviyeler doğru zamanda çok kıymetli olabilir; ama onlar başrol değil, yardımcı oyuncudur. Başrol hala soframızdadır.

Sonbahara girerken tavsiyem şu: Eczane raflarına bakmadan önce sofranıza bakın. Belki bir eksik vardır, onu tamamlayın. Ama unutmayın; gerçek bağışıklık kapsüllerde değil, mutfakta saklıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami chat mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet türk sohbet sohbet
marsbahis Marsbahis Giriş marsbahis