Dyt.Talya ASLAN
Köşe Yazarı
Dyt.Talya ASLAN
 

Bir Çocuğun Tabağı, Bir Ülkenin Geleceğini Şekillendirir

“Çocuklar geleceğimizdir” deriz sık sık. Ama eğer bugünün çocukları ekran karşısında büyüyor, sağlıksız atıştırmalıklarla besleniyor ve daha ilkokula başlamadan fazla kiloyla tanışıyorsa, o geleceğin ne kadar sağlıklı olabileceğini sormamız gerekir. Dünya genelinde her beş çocuktan biri fazla kilolu. Türkiye’de tablo daha da kaygı verici: 7–8 yaş grubundaki her dört çocuktan biri obezite sınırında. Yani bir sınıfta otuz çocuk varsa, sekizinin kilosu artık sağlık sınırlarını aşmış durumda. Bu sadece görünüşle ilgili bir mesele değil; çocukluk çağı obezitesi artık ciddi bir halk sağlığı sorunu. Erken Başlayan, Sessiz Bir Tehdit Çocuklukta başlayan obezitenin en tehlikeli yönü, çoğu zaman kendiliğinden geçmemesidir. Fazla kilolu çocukların büyük kısmı, yetişkinlikte de bu kiloları taşımaya devam eder. Bu durum ilerleyen yıllarda tip 2 diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, kalp-damar hastalıkları ve hormonal bozukluklar gibi ciddi sağlık sorunlarının zeminini hazırlar. Yani “büyüyünce uzar, erir gider” diye geçiştirdiğimiz fazla kilolar, aslında geleceğin kronik hastalıklarının sessiz başlangıcıdır. Üstelik mesele yalnızca fiziksel değildir. Erken yaşta kilo fazlalığı yaşayan çocuklarda özgüven kaybı, sosyal çekilme, dışlanma ve depresyon eğilimi çok daha sık görülür Neden Bu Kadar Artıyor? Bugünün çocukları, geçmiş kuşaklara göre çok daha az hareket ediyor. Sokakta oynamak yerini ekran başında geçirilen saatlere, bisiklet turları yerini tablet oyunlarına bıraktı. Üstelik market rafları da çocuklara adeta tuzaklarla dolu: renkli paketler, şekilli bisküviler, aromalı içecekler, dev porsiyonlar... Bu beslenme biçimi yüksek kalori, düşük lif ve düşük besin değeri anlamına geliyor. Erken yaşta oluşan bu alışkanlıklar yalnızca kilo dengesini değil, insülin duyarlılığını ve bağırsak mikrobiyotasını da bozuyor. Modern yaşamın temposu, hazır gıdaların kolaylığı ve ebeveynlerin zaman baskısı birleşince tablo kaçınılmaz hale geliyor. Korunma: En Etkili Yöntem Çocukluk çağı obezitesine karşı en güçlü silah, erken dönemde kazanılan doğru alışkanlıklardır. Bir çocuğa sebze sevmeyi, su içmeyi, hareket etmeyi öğretmek; ileride birçok hastalığı başlamadan durdurmak demektir. Bilimsel araştırmaların da desteklediği basit ama etkili adımlar vardır. Kahvaltı yapan çocukların obez olma riski daha düşüktür. Günde en az beş porsiyon sebze ve meyve tüketimi hedeflenmelidir. Şekerli içeceklerin azaltılması büyük fark yaratır; her bir kutu gazlı içecek, ilerleyen yaşlarda obezite riskini belirgin artırır. Her gün en az 60 dakika aktif oyun veya fiziksel aktivite önerilir. Uzun süreli ekran kullanımı hem hareketsizliği artırır hem de bilinçsiz atıştırmayı tetikler. Bu basit adımlar, geleceğin sağlıklı yetişkinlerini yetiştirmede en etkili yöntem niteliğindedir. Evde ve Okulda El Ele Bir çocuğun tabağını yalnızca ailesi değil, toplumsal çevresi de şekillendirir. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerden televizyon reklamlarına kadar birçok faktör çocukların tercihlerini etkiler. Bu yüzden çözüm yalnızca ailede değil; okul, toplum ve devlet politikalarının ortak sorumluluğundadır. Ebeveynlerin çocuklarına diyet değil, denge kavramını öğretmesi gerekir. Çocuklar yasaklarla değil, örnekle öğrenir. Evde meyve tabağı hazırlanıyorsa, çocuk da onu seçer. Ama evde sürekli cips ve gazlı içecek varsa, çocuk da onu normal sanır. Sonuç: Geleceği Kurtarmak Sofradan Başlar Çocukluk çağı obezitesi, birkaç fazla kilodan ibaret değildir; geleceğin diyabet, kalp hastalığı, infertilite ve depresyon vakalarının habercisidir. Ama aynı zamanda önlenebilir bir sorundur. Her anne-baba, öğretmen ve sağlık çalışanı şunu unutmamalıdır: bir çocuğun tabağındaki her lokma, geleceğin tuğlalarından biridir. Bugün çocuklarımızı nasıl besliyorsak, yarın o toplumun sağlığını öyle inşa ediyoruz. Bir ülkenin geleceği laboratuvarlarda değil, mutfaklarda başlar. Ve o geleceğin şekli, her gün sofraya koyduğumuz seçimlerle belirlenir.  
Ekleme Tarihi: 17 Kasım 2025 -Pazartesi

Bir Çocuğun Tabağı, Bir Ülkenin Geleceğini Şekillendirir

“Çocuklar geleceğimizdir” deriz sık sık. Ama eğer bugünün çocukları ekran karşısında büyüyor, sağlıksız atıştırmalıklarla besleniyor ve daha ilkokula başlamadan fazla kiloyla tanışıyorsa, o geleceğin ne kadar sağlıklı olabileceğini sormamız gerekir. Dünya genelinde her beş çocuktan biri fazla kilolu. Türkiye’de tablo daha da kaygı verici: 7–8 yaş grubundaki her dört çocuktan biri obezite sınırında. Yani bir sınıfta otuz çocuk varsa, sekizinin kilosu artık sağlık sınırlarını aşmış durumda. Bu sadece görünüşle ilgili bir mesele değil; çocukluk çağı obezitesi artık ciddi bir halk sağlığı sorunu.

Erken Başlayan, Sessiz Bir Tehdit

Çocuklukta başlayan obezitenin en tehlikeli yönü, çoğu zaman kendiliğinden geçmemesidir. Fazla kilolu çocukların büyük kısmı, yetişkinlikte de bu kiloları taşımaya devam eder. Bu durum ilerleyen yıllarda tip 2 diyabet, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, kalp-damar hastalıkları ve hormonal bozukluklar gibi ciddi sağlık sorunlarının zeminini hazırlar. Yani “büyüyünce uzar, erir gider” diye geçiştirdiğimiz fazla kilolar, aslında geleceğin kronik hastalıklarının sessiz başlangıcıdır. Üstelik mesele yalnızca fiziksel değildir. Erken yaşta kilo fazlalığı yaşayan çocuklarda özgüven kaybı, sosyal çekilme, dışlanma ve depresyon eğilimi çok daha sık görülür

Neden Bu Kadar Artıyor?

Bugünün çocukları, geçmiş kuşaklara göre çok daha az hareket ediyor. Sokakta oynamak yerini ekran başında geçirilen saatlere, bisiklet turları yerini tablet oyunlarına bıraktı. Üstelik market rafları da çocuklara adeta tuzaklarla dolu: renkli paketler, şekilli bisküviler, aromalı içecekler, dev porsiyonlar... Bu beslenme biçimi yüksek kalori, düşük lif ve düşük besin değeri anlamına geliyor. Erken yaşta oluşan bu alışkanlıklar yalnızca kilo dengesini değil, insülin duyarlılığını ve bağırsak mikrobiyotasını da bozuyor. Modern yaşamın temposu, hazır gıdaların kolaylığı ve ebeveynlerin zaman baskısı birleşince tablo kaçınılmaz hale geliyor.

Korunma: En Etkili Yöntem

Çocukluk çağı obezitesine karşı en güçlü silah, erken dönemde kazanılan doğru alışkanlıklardır. Bir çocuğa sebze sevmeyi, su içmeyi, hareket etmeyi öğretmek; ileride birçok hastalığı başlamadan durdurmak demektir. Bilimsel araştırmaların da desteklediği basit ama etkili adımlar vardır. Kahvaltı yapan çocukların obez olma riski daha düşüktür. Günde en az beş porsiyon sebze ve meyve tüketimi hedeflenmelidir. Şekerli içeceklerin azaltılması büyük fark yaratır; her bir kutu gazlı içecek, ilerleyen yaşlarda obezite riskini belirgin artırır. Her gün en az 60 dakika aktif oyun veya fiziksel aktivite önerilir. Uzun süreli ekran kullanımı hem hareketsizliği artırır hem de bilinçsiz atıştırmayı tetikler. Bu basit adımlar, geleceğin sağlıklı yetişkinlerini yetiştirmede en etkili yöntem niteliğindedir.

Evde ve Okulda El Ele

Bir çocuğun tabağını yalnızca ailesi değil, toplumsal çevresi de şekillendirir. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerden televizyon reklamlarına kadar birçok faktör çocukların tercihlerini etkiler. Bu yüzden çözüm yalnızca ailede değil; okul, toplum ve devlet politikalarının ortak sorumluluğundadır. Ebeveynlerin çocuklarına diyet değil, denge kavramını öğretmesi gerekir. Çocuklar yasaklarla değil, örnekle öğrenir. Evde meyve tabağı hazırlanıyorsa, çocuk da onu seçer. Ama evde sürekli cips ve gazlı içecek varsa, çocuk da onu normal sanır.

Sonuç: Geleceği Kurtarmak Sofradan Başlar

Çocukluk çağı obezitesi, birkaç fazla kilodan ibaret değildir; geleceğin diyabet, kalp hastalığı, infertilite ve depresyon vakalarının habercisidir. Ama aynı zamanda önlenebilir bir sorundur. Her anne-baba, öğretmen ve sağlık çalışanı şunu unutmamalıdır: bir çocuğun tabağındaki her lokma, geleceğin tuğlalarından biridir. Bugün çocuklarımızı nasıl besliyorsak, yarın o toplumun sağlığını öyle inşa ediyoruz. Bir ülkenin geleceği laboratuvarlarda değil, mutfaklarda başlar. Ve o geleceğin şekli, her gün sofraya koyduğumuz seçimlerle belirlenir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami chat mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet türk sohbet sohbet
marsbahis Marsbahis Giriş marsbahis