Antalya, muhteşem doğası ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra, son yıllarda sağlık turizminin de önemli merkezlerinden biri haline geldi. Özellikle diş klinikleri bu alanda yoğun bir hizmet sunuyor. Ancak bu hızlı büyüme ve rekabet ortamı, bazı "kliniklerin" sınırları zorlamasına, hatta ihlal etmesine yol açıyor gibi görünüyor. Komşularımızın ve bizlerin evlerinin önünde karşılaştığı manzaralar, sağlık hizmetinin ciddiyeti ve etik değerleri hakkında ciddi soruları beraberinde getiriyor. - Klinik mi, Tatil Köyü mü? Mayo ve Mini Barlı Sağlık Kuruluşları Rahatsızlık verici bir gözlemim, bu durumun vahametini gözler önüne seriyor: Evimin yakınındaki bir diş kliniğinin önünde mayo ve şortlarıyla güneşlenen hastalar, kliniğin içinde ise içkili bir mini bar! Burası bir otel mi, yoksa bir sağlık kuruluşu mu? Sağlık hizmeti alırken beklenen ciddiyet ve profesyonellik nerede kaldı? Elbette, sağlık turizmi hastaların konforunu ve rahatlığını da gözetmelidir. Ancak bu, bir sağlık kuruluşunu adeta bir tatil köyüne çevirmek anlamına gelmez. Bir operasyon veya tedavi öncesi ya da sonrası hastaların kliniğin önünde, ana cadde üzerinde ( bahçe olsa belki dikkat çekmez) mayo ile güneşlenmesi, sağlık hizmetinin ruhuyla ne kadar bağdaşır? Bu durum, hem yerel halkta hem de sağlık profesyonellerinde haklı bir rahatsızlık yaratıyor. - İçki Ruhsatı ve Sağlık Kuruluşları: Yasal Boşluk mu, İhlal mi? Bu durumun en çarpıcı yanlarından biri de bir sağlık kuruluşunda alkol servisinin varlığı. Bilindiği üzere, Türkiye'de alkol ruhsatı almak restoranlar için bile kolay bir süreç değilken, bir diş kliniğinin nasıl bu tür bir hizmet sunabildiği akılları kurcalıyor. Sağlık Bakanlığı mevzuatı, sağlık kuruluşlarında alkol satışına veya tüketimine izin veriyor mu? Yoksa burada yasal bir boşluk ya da daha da vahimi, açık bir ihlal mi söz konusu? Bu durum, sadece etik açıdan değil, aynı zamanda yasal açıdan da mercek altına alınması gereken bir konudur. Her sağlık kuruluşu "isteyen" bu haktan yararlanabilir mi? Bu tür uygulamalar, denetimden mi kaçıyor, yoksa göz mü yumuluyor? - "Çifte Standart" Algısı: Yabancı Hastalara Ayrıcalık mı? Gözlemlenen bu "rahat" tavırların genellikle yabancı hastalardan geldiği algısı, işin bir başka boyutunu oluşturuyor.  "Bu davranışları bir sağlık kuruluşunda Türk hasta yapsa herhalde sadece linç yemekle kalmaz en ağır şekilde ceza alır diye düşünüyorum." Bu durum toplumdaki "çifte standart" endişesini yansıtıyor. Eğer bu tür davranışlar sadece yabancı hastalara özgü bir "esneklik" olarak kabul ediliyorsa, bu durum Türk hastalar ve genel olarak kamuoyu nezdinde güvensizlik yaratır. Sağlık hizmeti alırken vatandaşlık veya uyruk ayrımı yapılmaksızın aynı kuralların ve etik değerlerin geçerli olması beklenir. Yurt dışındaki kliniklerde bu tür uygulamalara izin veriliyor mu? Uluslararası sağlık standartları bu durumu nasıl değerlendiriyor? - Sağlık Turizminin İtibarı Tehlikede mi? Antalya'nın sağlık turizmindeki başarısı, kaliteli hizmet anlayışı ve profesyonel yaklaşımla sürdürülmelidir. Ancak bu tür "sınır aşan" uygulamalar, sektörün genel itibarını zedeleyebilir. Sağlık hizmeti, eğlence veya tatil hizmetiyle karıştırılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, uluslararası alanda rekabet eden bir sektörde, en ufak bir etik sapma bile büyük olumsuzluklara yol açabilir. Yetkililerin bu tür şikayetleri ciddiye alması, gerekli denetimleri yapması ve mevzuata aykırı durumları tespit ederek yaptırım uygulaması elzemdir. Aksi takdirde, sağlık turizmindeki potansiyelimiz, kontrolsüz büyümenin ve etik dışı uygulamaların kurbanı olabilir. Sağlık, her şeyden önce ciddiyet ve hassasiyet gerektiren bir alandır. Bu çizgiyi korumak hem hastaların sağlığı hem de sektörün geleceği için hayati önem taşımaktadır.