Kurban Bayramı… Kimimiz için sevinç, kavuşma, zengin sofralar demek. Çocuklar için harçlık, yeni kıyafetler, koşuşturmaca… Peki ya emeklilerimiz için ne ifade ediyor bu mübarek günler? Onlar için bayram, ne yazık ki artık sadece takvimde işaretli bir gün, buruk bir anı, derin bir iç çekiş. Geçmiş bayramların coşkusu, şimdiki bayramların acı gerçeğiyle kıyaslandığında, içimiz kan ağlıyor. Ve biliyoruz ki, emeklilerin asıl bayramı, ancak maaşlarına insanca yaşayabilecekleri bir zam aldıklarında gelecek.
Mazide Kalan Bayram Sofraları, Cebinde Kalan Boşluk
Hatırlarım… Eskiden bayramlar, gerçekten bayramdı. Emekli dedelerimiz, ninelerimiz, üç beş kuruş ikramiyeleriyle ya da kısıtlı ama bereketli maaşlarıyla, çocuklarına, torunlarına harçlık verir, yeni kıyafetler alır, bayram sofralarını donatırlardı. O sofralarda sadece yemek değil, sevgi, birlik ve beraberlik de pişerdi. Misafir ağırlamanın telaşı, torunların cıvıltısı, komşularla dostlarla paylaşılan tatlar… Her şeyin bir tadı, tuzu bir anlamı vardı.
Şimdilerde ise emeklilerimizin cebinde esen sert rüzgar, bayramın tüm neşesini alıp götürüyor. Bir kilo etin fiyatı, torununa bayram harçlığı veya bayram hediyesi, onlara adeta dağ gibi görünüyor. Pazara, markete her gidişlerinde boş olan cüzdanları, zaten kısıtlı olan bayram bütçelerini daha da daraltıyor. Bu durumda hangi emeklimiz gönül rahatlığıyla torununa harçlık verebilir, hangi emeklimiz eski günlerdeki gibi zengin bir sofra kurabilir? Onlar için bu bayram, sadece seyirlik, buruk bir tebessümle geçiştirilen bir zaman dilimi.
Bayramın Anlamı: Paylaşmak mı, Yalnızlaşmak mı?
Bayramlar, paylaşmanın, dayanışmanın ve hatırlamanın en güzel zamanlarıdır. Büyüklerimizi ziyaret etmek, onların ellerini öpmek, gönüllerini almak bu kutsal günlerin bize öğrettiği en değerli derslerdir. Ancak, emeklilerimizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı, onları sadece bayram sevincinden değil, aynı zamanda bu kültürel ve manevi değerlerden de uzaklaştırıyor.
Eskiden olduğu gibi eşi dostu ağırlamak, misafire ikramda bulunmak onlar için lüks haline geldi. Eskiden evleri dolup taşan emekli büyüklerimiz, şimdi bayramı evlerinde yalnızlık ve çaresizlik içinde geçiriyorlar. Komşulara gitmekten, akrabaları ziyaret etmekten çekiniyorlar; çünkü eski günlerdeki gibi bir ikramda bulunamama, bir hediye alamama endişesi sarıp sarmalıyor onları. Bayramın o sıcak, samimi atmosferi yerini, derin bir iç çekişe ve hüzne bırakıyor. Onların asıl ihtiyacı olan,
Bayram İkramiyeleri Değil, İnsanca Yaşayabilecekleri Bir Maaşla Onurlarını İade Etmektir...
Gözlerindeki Işık Sönmüş, Yüzlerindeki Tebessüm Donmuş
Emeklilerimizin gözlerindeki o eski ışık sönmüş, yüzlerindeki tebessüm donmuş durumda. Onların her bayramda yaşadığı bu burukluk, aslında tüm toplumun aynasıdır.
Ey ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, sayın siyasiler, emeklilerin durumunu artık görmezden gelmeyin.
Emeklilerimize sahip çıkmak, sadece bir vicdan borcu değil, aynı zamanda insanlık görevinizdir.
Bayramlar, bir ülkenin birlik ve beraberliğinin, toplumsal dayanışmasının göstergesidir. Eğer emeklilerimiz bayramı hüzünle karşılıyorsa, bu durum hepimizin siz siyasilerin üzerinde bir sorumluluktur. Onların yüzündeki tebessümü yeniden yeşertmek, geçmiş bayramların o eşsiz coşkusunu geri getirmek için daha fazlası yapılmalı. Yoksa Bayramlar onlar için sadece ödenemeyen faturaların ağırlığıyla anılan hüzünlü bir mevsim olmaya devam edecek.
Emeklilerimizin gerçek bayram sevinci, ancak aylık gelirleri onlara onurlu bir yaşam sunduğunda, gelecek kaygısı taşımadan bayram sofralarını kurabildiklerinde yaşanacaktır.
Sizce de emeklilerimizin yüzündeki bu hüzün, bayramın gerçek ruhuna gölge düşürmüyor mu? Gerçek bayramı onlara getirmek için ne tür adımlar atılmalı?
Vatandaşı açken tok yatan bizden midir?
Bu duygu ve düşüncelerimi dile getirerek: "Tasalarımızın sevince hüzünlerimizin neşeye dönüştüğü mutlu bayramlar diliyorum..."
Anasayfa
Yazarlar
DİLEKCE
Yazı Detayı
Bu yazı 577+ kez okundu.
Emeklilerin Hüzünlü Bayramı: Gerçek Bayram Maaşları İnsanca Olunca Gelecek
Kurban Bayramı… Kimimiz için sevinç, kavuşma, zengin sofralar demek. Çocuklar için harçlık, yeni kıyafetler, koşuşturmaca… Peki ya emeklilerimiz için ne ifade ediyor bu mübarek günler? Onlar için bayram, ne yazık ki artık sadece takvimde işaretli bir gün, buruk bir anı, derin bir iç çekiş. Geçmiş bayramların coşkusu, şimdiki bayramların acı gerçeğiyle kıyaslandığında, içimiz kan ağlıyor. Ve biliyoruz ki, emeklilerin asıl bayramı, ancak maaşlarına insanca yaşayabilecekleri bir zam aldıklarında gelecek.
Mazide Kalan Bayram Sofraları, Cebinde Kalan Boşluk
Hatırlarım… Eskiden bayramlar, gerçekten bayramdı. Emekli dedelerimiz, ninelerimiz, üç beş kuruş ikramiyeleriyle ya da kısıtlı ama bereketli maaşlarıyla, çocuklarına, torunlarına harçlık verir, yeni kıyafetler alır, bayram sofralarını donatırlardı. O sofralarda sadece yemek değil, sevgi, birlik ve beraberlik de pişerdi. Misafir ağırlamanın telaşı, torunların cıvıltısı, komşularla dostlarla paylaşılan tatlar… Her şeyin bir tadı, tuzu bir anlamı vardı.
Şimdilerde ise emeklilerimizin cebinde esen sert rüzgar, bayramın tüm neşesini alıp götürüyor. Bir kilo etin fiyatı, torununa bayram harçlığı veya bayram hediyesi, onlara adeta dağ gibi görünüyor. Pazara, markete her gidişlerinde boş olan cüzdanları, zaten kısıtlı olan bayram bütçelerini daha da daraltıyor. Bu durumda hangi emeklimiz gönül rahatlığıyla torununa harçlık verebilir, hangi emeklimiz eski günlerdeki gibi zengin bir sofra kurabilir? Onlar için bu bayram, sadece seyirlik, buruk bir tebessümle geçiştirilen bir zaman dilimi.
Bayramın Anlamı: Paylaşmak mı, Yalnızlaşmak mı?
Bayramlar, paylaşmanın, dayanışmanın ve hatırlamanın en güzel zamanlarıdır. Büyüklerimizi ziyaret etmek, onların ellerini öpmek, gönüllerini almak bu kutsal günlerin bize öğrettiği en değerli derslerdir. Ancak, emeklilerimizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı, onları sadece bayram sevincinden değil, aynı zamanda bu kültürel ve manevi değerlerden de uzaklaştırıyor.
Eskiden olduğu gibi eşi dostu ağırlamak, misafire ikramda bulunmak onlar için lüks haline geldi. Eskiden evleri dolup taşan emekli büyüklerimiz, şimdi bayramı evlerinde yalnızlık ve çaresizlik içinde geçiriyorlar. Komşulara gitmekten, akrabaları ziyaret etmekten çekiniyorlar; çünkü eski günlerdeki gibi bir ikramda bulunamama, bir hediye alamama endişesi sarıp sarmalıyor onları. Bayramın o sıcak, samimi atmosferi yerini, derin bir iç çekişe ve hüzne bırakıyor. Onların asıl ihtiyacı olan,
Bayram İkramiyeleri Değil, İnsanca Yaşayabilecekleri Bir Maaşla Onurlarını İade Etmektir...
Gözlerindeki Işık Sönmüş, Yüzlerindeki Tebessüm Donmuş
Emeklilerimizin gözlerindeki o eski ışık sönmüş, yüzlerindeki tebessüm donmuş durumda. Onların her bayramda yaşadığı bu burukluk, aslında tüm toplumun aynasıdır.
Ey ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, sayın siyasiler, emeklilerin durumunu artık görmezden gelmeyin.
Emeklilerimize sahip çıkmak, sadece bir vicdan borcu değil, aynı zamanda insanlık görevinizdir.
Bayramlar, bir ülkenin birlik ve beraberliğinin, toplumsal dayanışmasının göstergesidir. Eğer emeklilerimiz bayramı hüzünle karşılıyorsa, bu durum hepimizin siz siyasilerin üzerinde bir sorumluluktur. Onların yüzündeki tebessümü yeniden yeşertmek, geçmiş bayramların o eşsiz coşkusunu geri getirmek için daha fazlası yapılmalı. Yoksa Bayramlar onlar için sadece ödenemeyen faturaların ağırlığıyla anılan hüzünlü bir mevsim olmaya devam edecek.
Emeklilerimizin gerçek bayram sevinci, ancak aylık gelirleri onlara onurlu bir yaşam sunduğunda, gelecek kaygısı taşımadan bayram sofralarını kurabildiklerinde yaşanacaktır.
Sizce de emeklilerimizin yüzündeki bu hüzün, bayramın gerçek ruhuna gölge düşürmüyor mu? Gerçek bayramı onlara getirmek için ne tür adımlar atılmalı?
Vatandaşı açken tok yatan bizden midir?
Bu duygu ve düşüncelerimi dile getirerek: "Tasalarımızın sevince hüzünlerimizin neşeye dönüştüğü mutlu bayramlar diliyorum..."
Ekleme
Tarihi: 02 June 2025 - Monday
Emeklilerin Hüzünlü Bayramı: Gerçek Bayram Maaşları İnsanca Olunca Gelecek
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(2)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Özgür Bütüner
(03.06.2025 15:15 -
#387)
Yüzümüzdeki tebessümü gülücüğe çevircek günlerin hiç de uzak olmadığını düşünenlerden birisiyim. Umudumuzu hiç kaybetmedik ne mutlu bana. 2025 yılının "Emekliler Yılı " ilan edilmesi ise içinde bulunduğumuz duruma bakılınca ilan edenlerin utancı olarak kalmasını ümit ediyorum.
M. Necdet Halıcı
(03.06.2025 22:37 -
#388)
Emeklilerin durumunu çok güzel anlatmışsınız . Umarım bu günler çabuk geçer .