Anasayfa Yazarlar DİLEKCE Yazı Detayı Bu yazı 1655+ kez okundu.
DİLEKCE
Köşe Yazarı
DİLEKCE
 

Enflasyonun Gölgesinde Kalan Gerçek ve Güçlünün Sesi

- Ülkenin %1.1'i "En Üst Seviyede" Yaşarken Geri Kalanı Hayat Mücadelesi Veriyor ​TÜİK'in yayımladığı son sosyoekonomik seviye bülteni, tüm ülke için bir ayna tuttu. Bu ayna, bir kesimin pembe tablolarla süslenmiş "cennet"ine karşılık, geri kalan milyonların yaşadığı "cehennemi" gözler önüne seriyor. Rakamlar, sanal gündemlerin ve seçim vaatlerinin ardındaki acı gerçekliği gün yüzüne çıkardı. Siyasetin ve medyanın manşetlerinde yer bulamayan emeklinin, asgari ücretlinin ve dar gelirlinin dramı, bu sessiz istatistiklerde tüm çıplaklığıyla haykırıyor. - ​Makarnaya Muhtaç Milyonlar ve Şampanya Patlatan %1.1 ​TÜİK verilerine göre, Türkiye'deki hanehalklarının sadece %1.1'i sosyoekonomik olarak en üst seviyede yer alıyor. Bu rakam, "Nimetlerin eşit paylaşılmadığının" bir göstergesi! Bir yanda emekliler, üç kuruş maaşla ay sonunu getirmeye çalışırken, pazar filesini doldurmak için günlerce hesap yapıyor. Diğer yanda ise nüfusun en küçük dilimi, hayatın tüm nimetlerinden faydalanıyor, lüks otomobillerle trafikte süzülüyor, yurtdışı tatillerinde keyif çatıyor. Bu kesim için enflasyon sadece bir istatistik, market fiyatları ise bir "zenginlik sembolü". - ​Gündem Macerası: Sanal Gündemlerle Gerçekler Gizleniyor ​TÜİK'in bu acı tablosu, ülkenin gündemini meşgul eden "sanal" tartışmaların ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koyuyor. Bizler sanal gündemlerin peşinde koşarken, kimin ne giydiğini, nerede tatil yaptığını, hangi polemiğin en son ne olduğunu konuşurken, milyonlarca emekli ve asgari ücretli, "Bu ay da kirayı nasıl ödeyeceğiz?" sorusuna yanıt arıyor. ​Ülkede bir kısım zenginleşirken, büyük çoğunluğun yoksullaştığı bir tabloyla karşı karşıyayız. İstatistikler, bu uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor. Ve ne yazık ki bu gerçek, ne televizyon ekranlarında ne de siyasilerin kürsülerinde dillendiriliyor. - ​TÜİK'in Verileri Neyi Gösteriyor? ​Bu veriler, Türkiye'nin ekonomik durumunun, siyasi ve sanal tartışmaların çok ötesinde olduğunu gösteriyor. Ülke olarak önceliklerimizi yeniden belirlemeliyiz. Asgari ücretlinin, emeklinin ve dar gelirlinin sesi, o istatistiklerin içinde saklı. Bu ses duyulmadan, gerçek bir refah ve adalet mümkün olmayacaktır. Belki de bu rakamlar, ülkenin "pembe tablolarla" kandırılmaktan yorulduğunu anlatan bir çığlıktır. Umarım bu çığlık, artık birileri tarafından duyulur diye umut ediyoruz. Ancak, gündem öyle hızlı değişiyor ki, Trajikomik bir filmin içinde gibiyiz. Sadece izliyor ve sinirden gülüyoruz! - ​"Taht Oyunları" ve Adaletin Çöküşü: Gülsek Mi Ağlasak Mı? ​Son dönemde yaşanan olaylar, hukuk, adalet, doğru ve yanlış kavramlarını iç içe geçmiş bir düğüme dönüştürdü. Artık, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek neredeyse imkansız hale geldi. Öyle ki, yaşadığımız trajikomik durumlara bakıp "ağlanacak halimize gülüyoruz" demeden edemiyoruz. Bu, bir medeniyetin temel direklerinin nasıl sarsıldığının en acı göstergesi. Hukuk sistemimiz, dizilerdeki "taht savaşlarını" aratmayan çekişmelerin sahnesine dönüşmüş durumda. - ​Hukuk Değil, Güçlünün Sesi ​Adalet, eşitlik ve tarafsızlık üzerine kurulu olması gereken bir kavramken, günümüzde gücün ve çıkarların gölgesinde kalmış durumda. Hukukun üstünlüğü yerine, "üstünlerin hukuku" işliyor gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Masumiyet karinesi yerine, "kim daha güçlü" karinesiyle kararlar veriliyor. Bu durum, toplumsal güveni temelden sarsıyor. Bir vatandaş olarak, adalete olan inancımızı yitirdiğimizde, geriye ne kalır? Hukuk, sadece güçlü olanın sesini duyurabildiği bir enstrümana dönüştüğünde, o toplumun ahlaki pusulası şaşar. - ​Doğrular ve Yanlışlar: Kim Kimin Yanında? ​Siyasi gündemler ve çıkar ilişkileri, doğruların ve yanlışların da yerini değiştirdi. Dün "düşman" olanlar bugün "dost," dün "haklı" olanlar bugün "haksız" ilan edilebiliyor. Bu "değişken ahlak" tablosu, toplumu kutuplaştırırken, bireylerin kendi vicdanları ile çelişmesine neden oluyor. Artık bir fikri savunurken, "Acaba yarın bu fikir yanlış ilan edilir mi?" diye düşünür hale geldik. Bu belirsizlik, toplumsal bir paranoyaya dönüşmüş durumda. Herkes birbirinin ne düşündüğünden şüphe duyuyor, kimin hangi safta yer aldığını anlamaya çalışıyor. - ​Trajikomik Bir Dans: Gündemin Absürtlüğü ​Yaşananlar o kadar absürt bir hal aldı ki, mizah bile bu durumu tam olarak tanımlayamıyor. Bir yanda ülkenin geleceğini ilgilendiren kritik meseleler, diğer yanda ise magazinel boyutlara ulaşan gündemler. Ne yazık ki, asıl sorunları konuşmak yerine, sürekli olarak sanal ve yapay tartışmalarla oyalanıyoruz. Bu, adeta bir tiyatro oyunu gibi. Bizler de bu oyunun hem izleyicisi hem de figüranlarıyız. Ağlanacak hallerimize gülerken, aslında geleceğimizi eritiyoruz. Bu trajikomik dans, ne yazık ki sonu belirsiz bir yoldur. ​Toplum olarak bu gidişata dur demek, adalet ve hukuk sistemimizi yeniden inşa etmek zorundayız. Aksi halde, bu "taht oyunları" hepimizi birer piyon haline getirecek ve en sonunda tüm değerlerimizi kaybedeceğiz.
Ekleme Tarihi: 18 Ağustos 2025 -Pazartesi

Enflasyonun Gölgesinde Kalan Gerçek ve Güçlünün Sesi

- Ülkenin %1.1'i "En Üst Seviyede" Yaşarken Geri Kalanı Hayat Mücadelesi Veriyor

​TÜİK'in yayımladığı son sosyoekonomik seviye bülteni, tüm ülke için bir ayna tuttu. Bu ayna, bir kesimin pembe tablolarla süslenmiş "cennet"ine karşılık, geri kalan milyonların yaşadığı "cehennemi" gözler önüne seriyor. Rakamlar, sanal gündemlerin ve seçim vaatlerinin ardındaki acı gerçekliği gün yüzüne çıkardı. Siyasetin ve medyanın manşetlerinde yer bulamayan emeklinin, asgari ücretlinin ve dar gelirlinin dramı, bu sessiz istatistiklerde tüm çıplaklığıyla haykırıyor.

- ​Makarnaya Muhtaç Milyonlar ve Şampanya Patlatan %1.1

​TÜİK verilerine göre, Türkiye'deki hanehalklarının sadece %1.1'i sosyoekonomik olarak en üst seviyede yer alıyor. Bu rakam, "Nimetlerin eşit paylaşılmadığının" bir göstergesi!
Bir yanda emekliler, üç kuruş maaşla ay sonunu getirmeye çalışırken, pazar filesini doldurmak için günlerce hesap yapıyor. Diğer yanda ise nüfusun en küçük dilimi, hayatın tüm nimetlerinden faydalanıyor, lüks otomobillerle trafikte süzülüyor, yurtdışı tatillerinde keyif çatıyor. Bu kesim için enflasyon sadece bir istatistik, market fiyatları ise bir "zenginlik sembolü".

- ​Gündem Macerası: Sanal Gündemlerle Gerçekler Gizleniyor

​TÜİK'in bu acı tablosu, ülkenin gündemini meşgul eden "sanal" tartışmaların ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koyuyor. Bizler sanal gündemlerin peşinde koşarken, kimin ne giydiğini, nerede tatil yaptığını, hangi polemiğin en son ne olduğunu konuşurken, milyonlarca emekli ve asgari ücretli, "Bu ay da kirayı nasıl ödeyeceğiz?" sorusuna yanıt arıyor.
​Ülkede bir kısım zenginleşirken, büyük çoğunluğun yoksullaştığı bir tabloyla karşı karşıyayız. İstatistikler, bu uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor. Ve ne yazık ki bu gerçek, ne televizyon ekranlarında ne de siyasilerin kürsülerinde dillendiriliyor.

- ​TÜİK'in Verileri Neyi Gösteriyor?

​Bu veriler, Türkiye'nin ekonomik durumunun, siyasi ve sanal tartışmaların çok ötesinde olduğunu gösteriyor. Ülke olarak önceliklerimizi yeniden belirlemeliyiz. Asgari ücretlinin, emeklinin ve dar gelirlinin sesi, o istatistiklerin içinde saklı. Bu ses duyulmadan, gerçek bir refah ve adalet mümkün olmayacaktır. Belki de bu rakamlar, ülkenin "pembe tablolarla" kandırılmaktan yorulduğunu anlatan bir çığlıktır. Umarım bu çığlık, artık birileri tarafından duyulur diye umut ediyoruz.

Ancak, gündem öyle hızlı değişiyor ki, Trajikomik bir filmin içinde gibiyiz. Sadece izliyor ve sinirden gülüyoruz!

- ​"Taht Oyunları" ve Adaletin Çöküşü: Gülsek Mi Ağlasak Mı?

​Son dönemde yaşanan olaylar, hukuk, adalet, doğru ve yanlış kavramlarını iç içe geçmiş bir düğüme dönüştürdü. Artık, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek neredeyse imkansız hale geldi. Öyle ki, yaşadığımız trajikomik durumlara bakıp "ağlanacak halimize gülüyoruz" demeden edemiyoruz. Bu, bir medeniyetin temel direklerinin nasıl sarsıldığının en acı göstergesi. Hukuk sistemimiz, dizilerdeki "taht savaşlarını" aratmayan çekişmelerin sahnesine dönüşmüş durumda.

- ​Hukuk Değil, Güçlünün Sesi

​Adalet, eşitlik ve tarafsızlık üzerine kurulu olması gereken bir kavramken, günümüzde gücün ve çıkarların gölgesinde kalmış durumda. Hukukun üstünlüğü yerine, "üstünlerin hukuku" işliyor gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Masumiyet karinesi yerine, "kim daha güçlü" karinesiyle kararlar veriliyor. Bu durum, toplumsal güveni temelden sarsıyor. Bir vatandaş olarak, adalete olan inancımızı yitirdiğimizde, geriye ne kalır? Hukuk, sadece güçlü olanın sesini duyurabildiği bir enstrümana dönüştüğünde, o toplumun ahlaki pusulası şaşar.

- ​Doğrular ve Yanlışlar: Kim Kimin Yanında?

​Siyasi gündemler ve çıkar ilişkileri, doğruların ve yanlışların da yerini değiştirdi. Dün "düşman" olanlar bugün "dost," dün "haklı" olanlar bugün "haksız" ilan edilebiliyor. Bu "değişken ahlak" tablosu, toplumu kutuplaştırırken, bireylerin kendi vicdanları ile çelişmesine neden oluyor. Artık bir fikri savunurken, "Acaba yarın bu fikir yanlış ilan edilir mi?" diye düşünür hale geldik. Bu belirsizlik, toplumsal bir paranoyaya dönüşmüş durumda. Herkes birbirinin ne düşündüğünden şüphe duyuyor, kimin hangi safta yer aldığını anlamaya çalışıyor.

- ​Trajikomik Bir Dans: Gündemin Absürtlüğü

​Yaşananlar o kadar absürt bir hal aldı ki, mizah bile bu durumu tam olarak tanımlayamıyor. Bir yanda ülkenin geleceğini ilgilendiren kritik meseleler, diğer yanda ise magazinel boyutlara ulaşan gündemler. Ne yazık ki, asıl sorunları konuşmak yerine, sürekli olarak sanal ve yapay tartışmalarla oyalanıyoruz. Bu, adeta bir tiyatro oyunu gibi. Bizler de bu oyunun hem izleyicisi hem de figüranlarıyız. Ağlanacak hallerimize gülerken, aslında geleceğimizi eritiyoruz. Bu trajikomik dans, ne yazık ki sonu belirsiz bir yoldur.
​Toplum olarak bu gidişata dur demek, adalet ve hukuk sistemimizi yeniden inşa etmek zorundayız. Aksi halde, bu "taht oyunları" hepimizi birer piyon haline getirecek ve en sonunda tüm değerlerimizi kaybedeceğiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Özgür Bütüner
(18.08.2025 15:13 - #410)
Bir toplumun iki temel direği olmalı. Adalet ve ahlak. Her ikisi de bizim ülkemizde maalesef yok edildi. Geriye sadece istatistiki değerden başka bir özelliği olmayan bizler kaldık. Böyle gitmeyeceğine olan inancımız hiç eksilmeden umudumuzu kaybetmeden yaşamak için mücadeleye devam edeceğiz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
islami chat mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet türk sohbet sohbet
marsbahis Marsbahis Giriş marsbahis