19 Mayıs 1919... Sadece bir tarih değil, bir milletin yeniden doğuşunun, gençliğe duyduğu inancın ve geleceğe umutla bakışının sembolü. O gün, Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasıyla tutuşturulan bağımsızlık meşalesi, gençlerin omuzlarında yükselmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılmıştır. Aradan geçen yıllara rağmen, o günün ruhu hala taze ve canlılığını koruyor. Atatürk'ün gençliğe olan inancı, sözlerinde ve eylemlerinde açıkça görülür. "Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir" sözü, onun gençlere duyduğu derin güvenin ifadesidir. Ancak bugün, omuzlarında Cumhuriyetin emanetini taşıyan gençlerimiz, farklı sorunlarla, farklı umutsuzluklarla karşı karşıya! - Gençlerin Kaygıları Günümüz gençliği, küreselleşen dünyanın getirdiği rekabet, ekonomik zorluklar, eğitim sistemindeki belirsizlikler ve toplumsal kutuplaşmalar gibi pek çok sorunla boğuşuyor. İşsizlik kaygısı, nitelikli eğitim imkanlarına erişimdeki eşitsizlikler, sosyal hayata katılımda yaşanan zorluklar ve geleceğe dair belirsizlikler, gençlerin umutlarını gölgeliyor. Anketler ve araştırmalar da gösteriyor ki, gençler kendilerini mutsuz ve geleceğe dair kaygılı hissediyorlar. Bu karamsarlık, onların potansiyellerini tam olarak ortaya koymalarını engelliyor ve toplumsal gelişime engel oluyor. - Gençliğin Enerjisi ve Potansiyeli Oysa gençlik, bir ülkenin en dinamik, en üretken ve en yenilikçi gücüdür. Onların enerjisi, hayalleri ve idealizmi, toplumsal sorunların üstesinden gelmek ve daha aydınlık bir geleceği inşa etmek için en büyük potansiyeldir. Tarihimiz de bunun sayısız örneğiyle doludur. Kurtuluş Savaşı'nda en ön saflarda yer alan gençler, Cumhuriyetin kuruluşunda aktif rol oynamış ve ülkenin kalkınmasında önemli görevler üstlenmişlerdir. Bugün de aynı potansiyel, aynı heyecan gençlerimizde mevcuttur. - Umut Tohumları Ekme Zamanı Gençlerin bu potansiyelini açığa çıkarmak ve onların umutlarını yeniden yeşertmek için hepimize önemli görevler düşüyor. Öncelikle, onların sesine kulak vermeli, kaygılarını anlamaya çalışmalı ve sorunlarına çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirmeliyiz. Gençlerin toplumsal hayata aktif olarak katılmalarını teşvik etmek, onların fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri platformlar oluşturmak önemlidir. Gençlere umut verecek, onları motive edecek ve geleceğe dair olumlu bir vizyon sunmak, onların enerjilerini doğru yönde kullanmalarına olanak sağlayacaktır. - 19 Mayıs'ın Işığında: Birlikte Daha Güçlü Bir Geleceğe Gençlere yanlış yaklaşımlar acı sonuçlar doğurur. Umutsuz, motivasyonsuz ve geleceğe dair karamsar bir gençlik... Bu durum, sadece gençlerin bireysel hayatlarını değil, tüm ülkenin geleceğini tehdit eder Beyin göçü, özgüven eksikliği ve potansiyel kaybı, bu yanlışların ağır faturasıdır. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda geleceğe umutla bakmak için de bir fırsattır. Gençlik, bir ülkenin en kıymetli hazinesidir. Gençlerin enerjisine, potansiyeline ve hayallerine yatırım yaparak, onların önünü açarak, Türkiye'yi daha güçlü ve daha aydınlık bir geleceğe taşıyabiliriz. Unutmayalım ki, gençlerin umudu, milletin umududur. Onların geleceği, hepimizin ortak geleceğidir. Gelin, bu bahar gününde gençlerin sesine kulak verelim, onların umutlarını yeşertelim ve birlikte daha güzel yarınlara yürüyelim. - Zamanın Öğrettikleri Yıllardır severek dinlediğim bir şarkı: hem müziği hem de derin anlam taşıyan sözleriyle bana her zaman ilham vermiştir. Benim yazılarını yakından takip edenler bilirler; yazılarımı bazen bir hikâye, bazen de bir şiirle taçlandırmayı severim. Bugün de bu geleneği bozmayacağım ve yazımı anlamlı bir şarkı sözüyle noktalamak istiyorum. Orson Welles'in, "I Know What It is To Be Young" o unutulmaz şarkısı... "Ben genç olmanın ne olduğunu biliyorum / Fakat sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin." Bu sözler, gençlik ve yaşlılık arasındaki deneyim uçurumunu ve birbirini tam olarak anlamanın zorluğunu ne kadar da güzel özetliyor. Bugünün gençleri, yetişkinlerin dünyasından çok farklı bir gerçeklikte yaşıyorlar. Şarkının sözleri şöyle devam ediyor: Ben genç olmanın ne olduğunu biliyorum  Fakat sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin  Bir gün , sende aynı şeyleri söylüyor olacaksın  Zaman geçip gidiyor ve bu hikâye anlatılıyor  Birçok soru sordum  Tanıştığım akıllı adamlara  Cevapları henüz kimse bulamamış Hatırlanacak günler olacak  Gözyaşı ve kahkahalarla dolu  Yazdan sonra kış gelecek  Böylece yıllar geçecek  Öyleyse arkadaşım , gel beraber müzik yapalım  Sen bana yenisini söylerken ben eskisini çalacağım  Zamanla, senin gençlik günlerin geçerken  Zamanlarını seninle paylaşan birileri olacak...  **** Şarkının sözleri hayatın iniş çıkışlarını ve zamanın amansız ilerleyişini, bugünün gençlerinin de bir gün yaşlanacağını hatırlatıyor. Şarkının sonunda Welles'in "Öyleyse arkadaşım, gel beraber müzik yapalım / Sen bana yenisini söylerken ben eskisini çalacağım" daveti, nesiller arası bir köprü kurma arzusunu ifade ediyor. Gençlerin yeni fikirleri, enerjisi ve bakış açıları ile yetişkinlerin deneyimi ve bilgeliği bir araya geldiğinde, ortaya çok daha güzel bir "melodi" çıkacağı dile getiriliyor. Öyleyse, ey Türkiye'nin saygıdeğer yöneticileri, bu ülkenin geleceğine yön verenler! Gelin, Welles'in bu anlamlı şarkısından ilham alarak, "Gençlerin Sesine Kulak Verin." Onların "yeni şarkılarını" anlamaya çalışın ve onlara eşlik edin. Onların gençlik günlerinin değerini bilin ve onlara umut dolu bir gelecek sunmak için elinizden geleni yapın. Unutmayın, zaman akıp gidiyor ve bu hikâye, hepimizin ortak hikayesi... Gençlerin umudu yeşerirse, Türkiye'nin geleceği de aydınlık olacaktır.